Pencereden tam karşıdaki reklam panosunda bir kurt resminin ters ters bana baktığını görüyorum.

Neden ben ve reklam afişinde ne yazıyor?

“Kurtlar 750 kg çene basınç gücüne sahiptir ama eşlerine asla saldırmazlar”

Bunlar ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ afişleri.

Afişleri çalışan reklamcı/grafikçi arkadaş sınırları bayağı zorlamış.

Nasıl derler; “Evet arkadaşlar, müşteri bizden çok kreatif işler bekliyor!”

Gel gelelim…

Samsun’un Tekkeköy ilçesinde bir bayan öğretmen, liseli bir erkek öğrenciyi, önünde diz çöktürüp şakur şukur tokatladı. Kim bilir nasıl zıvanadan çıkarmışlardır kadıncağızı.

Haklı ya da haksız aramıyorum.

Zira bir türlü hal yoluna koyamadığımız bu ucube eğitim sistemimiz bütün müştemilatlarıyla artık içinden çıkılmaz bir hal almıştır.

Öğrencilerin okula gitmekten ziyade panayıra gider gibi hazırlık içinde olduklarını görüyoruz Allah’ın her günü.

Evet, bir bayan öğretmen erkek öğrencisini tokatladı.

Ama bu tokat sadece öğrenciye atılmadı.

Şiddet denen illeti sadece kadına yapılan bir davranış olarak göstermekte ısrar edenlere de atıldı.

Bu tokat Amerika’yı yeniden keşfetmekten bıkmış lakin feminizmi yeniden keşfetmekten bıkmamış kadın derneklerine de atılmıştır.

Bu tokat, şu fani dünyada son günlerini yaşayan, yaşlanmış, elden ayaktan düşmüş kaynanalarına bakmayan, onlara ahir ömürlerinde huzurlu bir ev köşesini çok gören, dırdırlarına, vırvırlarına, sırt dönmelerine ve ‘hayır asla olmaz! Ya annen ya ben’ yollu çıkışlarına 7/24 katlanılmak zorunda kalınan iflah olmaz kadınların yüzlerinde de patlamıştır.

Zavallı kocalar ne yapsın, nereye gitsin.

Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık, iki arada bir derede…

Yok ki haklarını arayabilecekleri bir dernekleri…

Şiddetin tek mağdurunun kadın olduğunu savunmaktan vaz geçelim.

Bir meselede tartışan iki taraf varsa ikisinde de hata olabilir; her zaman gözle görünen sonuçlar doğru olmayabilir.

Kabul edelim ki kavganın sonunda fiziksel üstünlüğü olan erkeğin suçlu olduğunu ön görmek daha makul ve mantıklı geliyor hepimize.

Bayan öğretmene kim bilir nasıl bir psikolojik şiddet uygulandı da erkek öğrencisine sille tokat girişti değil mi?

Burada olduğu gibi, erkeğin uyguladığı şiddetin altında da psikolojik baskı yatabileceğini düşünelim artık.

Çünkü şiddet, sosyal bir hastalık olarak tedavi edilmeyi beklemektedir.

Biz erkekleri kurdun kuşun hedefi yapacak reklam afişlerinden önce bu meselenin bir eğitim meselesi olduğu fark edilmelidir.

‘Eğitimliler daha mı çok şiddet uyguluyor’ dediniz?

Demek ki, şiddet çağın hastalığı, huzurevlerinin sayısına göre artış gösteriyor.

Eskiden ilk mektep çocukları, ilahiler söyleyerek, her ilahinin sonunda yüksek sesle ve kalpten birer âmin çekerek, mahalle aralarından ahalinin, esnafın, eşrafın duaları eşliğinde okula uğurlanırdı.

O zamanlar şiddet, eğitim seviyesine göre artış göstermiyordu.