Siyaset sahnesine yeni bir parti daha atım attı. Meral Akşener başkanlığında “İyi Parti” kuruldu ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı kayıtlarına göre Türkiye 87’nci siyasi partisine kavuştu.
Sayı bu denli yüksek olunca ister istemez Türkiye’nin siyasi tarihini şöyle bir hafızamdan geçirmeye çalıştım. Sadece yakın dönemde büyük umutlarla kurulan onlarca parti oldu. Ama işin tuhaf yanı o partilerin isimlerini hatırlamakta çorluk çektim.
En hatırımda kalanlardan biri İdris Bal’ın pek çok yayın organının desteğini ardına alarak kurduğu parti. Ama gelin görün ki adını hatırlayamadım. Acaba başka kaç kişi hatırlıyor? Neyse, o partinin ismi neydi diye bakmaya bile gerek yok, hatırlarsam birazdan yazarım.
Yine bir Prof. daha vardı; galiba Abdülkerim Karslı idi. O partinin ismini ve şu anki durumunu hatırlayan var mı?
Biraz daha geri gidelim: İsmail Cem, Sadettin Tantan, Abdüllatif Şener’lerin kurduğu partiler ve şu anki durumları ne acaba?
Hafızamda kalan üç “Cem” vardı. Birinin soyadı, diğer ikisinin adı “Cem” idi. İlki İsmail Cem, ikincisi Cem Boyner ve üçüncüsü de Cem Uzan’dı. Neyse, lafı fazla uzatmaya gerek yok. Liste uzayıp gider.
Mesele parti kurmada değil. Bir partinin varlığı ya da yokluğu millete bağlıdır. Kurulan yeni bir partinin karşılığının olup olmadığını yine millet sandıkta söyler. Partilerin varlığını sürdürebilmesi milletin ihtiyaçlarına cevap verebilmesine bağlıdır.
Daha partinin kurulduğunu ilan ettiği ilk günden sonu ile alakalı çok olumlu veya çok olumsuz şeyler söylemek çok yerinde ve anlamlı değil.
Önemli olan “milletin ihtiyacına binaen kurulan bir parti mi, millette bir karşılığı var mı?” sorularına cevap verebilmesidir.
Bugüne kadar “Doğmamış bebeye don biçilmez” diye partileşmemiş Akşener hareketi ile ilgili bir şeyler söylemekten, yorum yapmaktan geri durdum. 25 Ekim Çarşamba günü yeni bir siyasi partinin kurulması bir anda her şeyi değiştirecek de değil. (Daha detaylı analiz için Parti tüzüğü ve parti programını incelemek ve biraz beklemek gerek)
Partinin kuruluşunun ilan edilmesinin hemen sonrasında subliminal mesajların varlığı çoktan tartışılmaya başladı. Daha da devam eder. (Partinin logosu ve sloganı patentli diye şimdiden iki itiraz ortaya çıktı bile).
Benim merak ettiğim bir diğer husus bu partinin tam ismi ne, kısaltması ne ve bu partiye kimler nasıl hitap edecek? İyi Parti kendilerinin kısaltmasını ne olarak belirledi?
Partinin kuruluşunun ilan edilmesinden sonra bu hususta araştırmama rağmen bulamadım. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın sitesinde faaliyette olan tüm siyasi Partiler ve tüzükleri var ama henüz Akşener’in partisi sisteme girmemiş. En son olarak 3 Ekim 2017’de kurulan kısa adı GAAP olan GÜVEN ADALET VE AYDINLIK PARTİSİ vardı.
Şu ana kadar AK Parti’ye “AKP” diye hitap eden başta Akşenerci arkadaşların İyi Parti’ye nasıl hitap edeceğini doğrusu ben de merak ediyorum: İP mi, İYİP mi?
Benim bu husustaki tavrım eskiden beri net. Bir kimse veya kurumun ismi ne ise veya nasıl hitap edilmesini istiyorsa odur. “Benim canım böyle söylemek istiyor” işgüzarlığı olmamalı.
Bundan 2 yıldan fazla bir zaman önce (15 Ağustos 2015) yine Diriliş Postası’nda AK Parti’ye “AKP” denilmesi hususunda “HARF OYUNLARI” başlıklı yazımda “Rakibinizin siyasi söylemlerine kendi çözüm önerilerinizle karşılık vermek, seçmen nezdinde daha doğru ve etkili bir yöntemdir. Eleştiri kültüründe “harf oyunları” asla yer almaz, almamalı da!” demiştim.
Etme bulma dünyası. Şimdi ben de İyi Parti’nin kısaltmasının ne olacağını, nasıl anılacağını merakla bekleyeceğim. Güzellikler sizinle olsun.