Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici önceki gün gazetecilerle düzenlediği toplantıda seçim ittifakı konusunda önemli açıklamalar yaptı.

Referandum ile değişen Anayasa’ya göre yeni sistemle Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildiğinin altını çizen Destici, seçim barajının da tamamen kalkması gerektiğine vurgu yaptı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin seçim barajı konusundaki söylemini baraj endişesinden değil, demokrasinin gereği olarak bu fırsatı sunduğunu söyledi. Dahası bu teklife kim karşı çıkarsa bu işin vebali de onun olacağını belirtti.

Ama Destici’nin en önemli ifadesi ise ‘Siyasi Partiler Yasası’ konusundaki söylemi oldu. 2820 sayılı siyasi partiler yasası için şunları söyledi:

“Antidemokratik ve hürriyetleri kısıtlayan, hatta yer yer ortadan kaldıran. Niteliği itibari ile siyasi partileri cendere içine sokan. Uygulandığında partileri adeta nefes alamaz hale düşüren. Partilerin kolay kapatılmasına yol açan, hukuka aykırı hükümlerle dolu. 12 Eylül cuntasının yaptığı yasakçı bir kanun. Öyle ki, iktidardaki partiyi bile ‘laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiğinden’ bahisle mahkûm edecek kadar ileri uygulamalara da yol açabilmektedir.”

Türkiye ne çekti ise bu ‘Laiklik’ kelimesinden çekti zaten. 1921 ve 1924 Anayasası’nda ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dini İslam’dır’ metni vardı. 1924 yılında İngiliz istihbaratı aracılığı ile kışkırtılarak ortaya çıkarılan ‘Şeyh Said İsyanı’ sonrası laiklik uygulamaları adı altında İslam’a saldırılar başladı. Yasaklamalar başladı. 1937 yılında da ‘laiklik’ uygulamaları Anayasa’ya girdi. Bugüne kadar da ‘Laiklik’ gerekçeleri, yasakların baş aktörü olarak kullanıldı.

Destici “Siyasi Partiler Kanunu sıkı uygulandığında parti genel başkanının partililerle birlikte Mevlit’e bile katılmasının ‘Laikliğe aykırı fiillerin odağı haline gelme’ suçu olarak nitelendirilerek kapatma nedeni sayılabilir” ifadelerini kullandı.

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici önemli bir noktaya temas etti. Zaten mevcut siyasi partiler yasası 1983 yılının ürünü. Demokrasi adına bunun değişmesinin çok yararlı olacağı kanaatini bende taşıyorum.

‘İttifaklar’ meselesine gelince, Meclis kulislerinde de ittifakların önünün açılacağı yönünde görüş var. Bence de ittifaklar olmalıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde yapılacak ittifaklar daha demokratik bir Meclis’in ortaya çıkmasını sağlayacaktır. İşbirliklerin ve çok sesliliğin önü açılacaktır. ‘Uyum yasaları’ ile bu konular netleşecek elbette…

Zaten 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde AK Parti’ye karşı ittifaklar olmadı mı? Bu işin yasal hale geleceği yönünde önemli bir beklenti var. Seçim barajı konusunda da Meclis kulislerinde yüzde 5 ya da 7’ye çekileceği yönünde fikir birliği olduğunu da söyleyebilirim.

Selam ve dua ile…