İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nde tutulan İsrailli esirlerden dördünü kurtarmak için Nuseyrat Kampı’nda gerçekleştirdiği katliam işgal güçlerinin Batı Şeria’da uyguladığı taktiği hatırlattı.

Kampa sızmak için insani yardım kamyonunun kullanılması, İsrail askerlerinin dikkati çekmemek için Filistinli siviller gibi giyinmeleri, operasyonun yoğun ateşle ve hava saldırılarıyla desteklenmesi işgal güçlerinin Batı Şeria’da bugüne kadar düzenlediği birçok baskında görülen şeyler.

İsrail ordusunun Arap kıyafetleri giyerek Filistinlilerin arasına sızma konusunda uzman askerlerden oluşan özel kuvvetleri dahi var.

İşgal güçlerinin gizlice baskın düzenleme girişimi deşifre olup Filistinli direnişçilerle çatışma yaşanınca takviye kuvvetler ve duruma göre SİHA’lar, helikopterler ya da savaş uçakları devreye giriyor.

Netanyahu’nun iddiasının aksine İsrail ordusunun “dünyanın en ahlaksız ordularından” biri olduğunda şüphe yok.

İsrail askerleri ambulansları da insani yardım kamyonlarını da kullanmaktan çekinmezler.

Direnişçilerle girdikleri çatışmalarda Filistinli sivilleri, kadınları ve çocukları “canlı kalkan” yaparlar.

Hedef gözetmeden panik hâlinde sağa sola ateş açarlar.

İsrail ordusu için Filistinli masumlardan kaç kişinin öldüğünün önemi yoktur.

Çünkü kendisini “uluslararası hukukun üstünde” ve “hesap sorulamaz” görür.

İsrail askerleri Batı Şeria’da Filistin direnişinin kalelerinden biri kabul edilen Cenin Kampı’nda ve diğer birçok bölgede yaptıklarının bir benzerini Nuseyrat Kampı’nda da yaptılar.

İsrailli dört esiri kurtarmak için onlarca Filistinliyi katlettiler.

İsrail ordusu Batı Şeria’da düzenlediği baskınlarda teknolojiye dayalı kendi istihbaratının yanında Filistinli ajanlardan da yardım alıyor.

Filistinli direnişçilerin saklandıkları evleri bazen Filistin Yönetimi’ne bağlı istihbarat biriminden gelen bilgilerle, bazen de doğrudan işgalciler için çalışan ajanların ihbarıyla tespit ediyor.

Nuseyrat Kampı’nda tutulan İsrailli esirlerin yerleri hakkındaki bilginin de sahadaki ajanlardan geldiği anlaşılıyor.

BM Güvenlik Konseyi ABD’nin ateşkes önerisini kabul etti ve Hamas kararı olumlu karşıladı.

Savaşın sona ermesi için İsrail’in de ateşkesi kabul etmesi ve askerlerini çekmesi gerekiyor.

Fakat Netanyahu, Gazze Şeridi’ni de Batı Şeria gibi işgal altında tutma peşinde.

Ateşkes ilan edilip savaş bittikten sonra İsrail ordusunun -tıpkı Batı Şeria’da olduğu gibi- dilediği zaman Gazze Şeridi’nin herhangi bir yerine baskın düzenleyebilmesini istiyor.

Yine Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze Şeridi’ndeki yönetimin de direniş gruplarına karşı işgal güçleriyle “güvenlik koordinasyonu” yapmasını arzu ediyor.

Ancak İsrail Başbakanı Gazze Şeridi’nin Mahmud Abbas tarafından yönetilmesine karşı.

Bunun bir nedeni de Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nin ayrı yönetimlere sahip olmasının 1967 sınırlarında bağımsız Filistin devletinin kuruluşunu zorlaştırması.

İsrail, Yahudi yerleşkeleriyle ve kontrol noktalarıyla kantonlara böldüğü Batı Şeria’da bile aralarında anlaşmazlıklar bulunan birden fazla yönetim olmasından yana.

İşgalciler bu planlarını uygulayabilirlerse Abbas’tan sonra muhtemelen El-Halil’i rekabet hâlindeki adamlarından biri yönetecek, Nablus’u bir başkası.