İsrail’de Binyamin Netanyahu’nun 12 yıllık başbakanlık dönemi peş peşe yapılan dört seçimin ardından muhalefet partilerinin koalisyon kurma konusunda anlaşmaları üzerine nihayet sona eriyor.
Mart 2009’dan bu yana başbakanlık koltuğunda oturan Netanyahu’nun yolsuzlukla suçlandığı dava sebebiyle hapse girme ihtimali var.
Netanyahu’nun uzun süren iktidarının bu şekilde sona ermesinde Filistin direnişinin de payı olduğu inkar edilemez.
İsrail’in içinde bulunduğu durum basit bir siyasi krizden çok daha öte.
Koalisyon kurmak için anlaşan sekiz partinin milletvekili sayısı hükümetin güvenoyu alması için yeterli.
Fakat söz konusu partilerden iki milletvekilinin koalisyona güvenoyu vermemesi halinde hükümet kurulamayacak.
Naftali Bennett liderliğindeki Yamina Partisi milletvekillerinden biri koalisyona güvenoyu vermeyeceğini açıklamıştı.
Hükümetin kurulmasını engellemek için o milletvekilinin kararından vazgeçmemesi ve Netanyahu’nun bir milletvekilini daha “ikna etmesi” gerekiyor.
Güvenoyu almayı başarsa bile koalisyon hükümetinin ömrünün kısa olacağı tahmin ediliyor.
Kısacası İsrailli seçmen yakın gelecekte beşinci kez sandığa gitmek zorunda kalabilir.
Açıklanan koalisyon anlaşmasına göre ilk iki yıl başbakanlık görevini Bennett yürütecek ve ardından görevi Yesh Atid (Gelecek Var) lideri Yair Lapid'e devredecek.
Lapid’le yapılacak koalisyona güvenoyu vermeyeceğini açıklayan milletvekili dahil Yamina’nın Knesset’te sadece altı üyesi var.
Partisinin on sekiz milletvekili olmasına rağmen ve koalisyonun iki yıl devam etme ihtimali neredeyse hiç yokken Lapid’in başbakanlık görevini ilk önce Bennett’a vermesi ilginç.
Bennett’ın ancak bu şekilde bir tavizle koalisyona girmeye ikna edilmiş olması muhtemel.
Koalisyon hükümetinin güvenoyu alması halinde Arap milletvekillerinin desteğiyle İsrail Başbakanı olacak Bennett, ırkçı ve saldırgan tavırlarıyla bilinen aşırılık yanlısı bir lider.
“Birçok Arap öldürdüm ve bunda herhangi bir problem görmüyorum” diyen Bennett, Filistinli esirlerin serbest bırakılmak yerine öldürülmesi gerektiğini savunuyor.
Koalisyona katılan Mansur Abbas liderliğindeki Arap milletvekillerinin böyle bir isimle birlikte nasıl yol alacakları ve neticede ne elde edecekleri merak konusu.
İsrailli liderler 1948’de işgal edilen topraklarda yaşayan Filistinlilerin büyük ölçüde asimile olduklarını düşünüyorlardı.
Son savaşta başta el-Lud olmak üzere birçok kentte Gazze’ye destek amacıyla düzenlenen gösteriler yanıldıklarını gösterdi.
Birleşik Arap Listesi’nin koalisyona dahil edilmesinin İsrail içindeki intifada ateşini daha fazla büyümeden söndürmeyi hedeflediği yönünde yorumlar yapılıyor.
Siyaset sahnesinden tamamen silinme tehlikesiyle karşı karşıya olan Netanyahu, başbakan olarak kalabilmek için her yola başvurdu ama başarılı olamadı.
Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan eden Trump’ın ve normalleşme anlaşması imzaladığı Körfez’deki Arap dostlarının desteği de işe yaramadı.
İsrail, siyasi krizin derinleşmesi ve taraflar arasında gerginliğin yükselmesi sebebiyle iç çatışma tehlikesiyle karşı karşıya.
Hükümeti kim kurarsa kursun ABD’nin İsrail’e desteği devam edecek fakat o destek de toplumdaki bölünmeye ve parçalanmaya çare olmayacak.