Tarih boyunca hakkımızda hayır düşünmemiş, en dost göründüğü zamanlarda bile altımızı oymanın derdinde olmuş bir garip ülke.

Kuyruk acısı var, Yavuz’dan kalma bir kuyruk acısı, bölgemizde kurmuş olduğu 5000 yıllık hegemonyayı Hakkâri dağlarının arkasına sıkıştırmışız. O gün bugündür hiç mertçe bir düşmanın karşısına çıkamamış, hep sinsi planlarını taşeronları vasıtasıyla işleme koymaya çalışmıştır… Yaşadığı iç karışıklıkta taraf tutmam, ne ellerinde Müslüman kanı olan mollaları ne de arkasına İsrail ve Amerika’yı almış göstericileri desteklerim… Umduğum tek şey İran’ın bu olaylardan zayıflayarak çıkması… Zayıflasın, zira güçlü bir İran’ın göz dikeceği ilk coğrafya Hakkâri dağlarının ardıdır. “Ümmetçiliğin nerede kaldı” diyenler varsa, İran bizimle aynı ümmetin bir parçası olarak da görmez kendini… Bilin istedim…

Şırnak…

Geçen hafta bir Kudüs Konferansı için oradaydım, inanılmaz güzel insanların yaşadığı huzursuz bir şehir…

İddia ediyorum 5 vakit namaz kılma oranı en yüksek şehirlerden biri. Gençler ciddi şekilde örgüt manipülasyonuna maruz bırakılmış. Bir avuç STK canhıraş bir şekilde karşı durmaya çalışıyor. Şırnak Valisi Mehmet Aktaş, yeniden bir Recep Yazıcıoğlu olma yolunda emin adımlarla ilerliyor, ülke düşmanlarına vakur ama halka karsı merhametli duruşu ile gönüllere taht kurmuş. Kime sorarsanız, biz bugüne kadar böyle vali görmedik diyor.

FETÖ’cü polisler ve askerler o bölgede, özellikle halkı devlete düşman etmek için elinden geleni yapmış. Hendek savaşları sırasında, emniyete gelen binlerce ihbarı duymazlıktan gelmiş, hiç bir müdahalede bulunmamışlar. FETÖ ile PKK’nın aynı üst akılın taşeronu olduğunun en büyük ispatı bu. Devlet yanlısı ailelerin içinde terörist önünde hendek bulunmayan evlerini de yağmalayıp yakmış FETÖ’cü polisler. O aileleri de devletin karşısına itmeye çalışmışlar, ama planları ayyuka çıktığı için başaramamışlar…

Devletimizin şu an çizdiği politika en baştan olması gerekendi, teröre karşı olanca gücüyle sert, vatandaşa karşı bir anne kadar şefkatli…

Devlet Şırnak’ta halkı kazanıyor şu an ve bu siyaset PKK’ya karşı binlerce SİHA’dan daha etkili.

SGDH

Bu da nesi diyeceksiniz, bilmemeniz normal zira az önce icat ettim; açılımı “Seçmen Gözünden Düşme Hızı…” Mutlak surette bunun bir normu standardı ve birimi olmalıdır artık. Bu konuda rekor, bu disiplinin mucidi hükmündeki Abdüllatif Şener’de… Adam ışık hızıyla düştü resmen, o neredeyse dipsiz kuyuda ilerlerken bir ara tutunacak dal olarak gördüğü Halk TV ekranlarına takıldı ama nafile…

Bugünlerde onun rekoruna aday biri daha var, bir zaman devletin en zirvesinde bulunmuş bu abi, yapmış olduğu muğlak açıklamalarla, ne demek istediği asla belli olmayan tweet’leriyle, bir türlü belli etmeye çekindiği safı ile bu rekoru en azından ekarte edecek gibi görünüyor…

Ahmet abi ağır ağır düşmüştü mesela, millet ne olduğunu anlamamıştı, anladığında ise zaten gündem değişmişti.

Kuyunun dibinde buluşacaklar gibi gözüküyor…