Batılı ülkelerde siyasal katılımda bir azalmanın olduğu, bununla beraber insanların demokrasiyi içselleştirme durumlarına rağmen seçimlere olan ilgisinin her geçen zaman düştüğünü görüyoruz. Siyaset bilimciler bu tespiti açıkça dile getirmenin yanında artık devletlerin bu durumu değiştirmek için neler yapmaları gerektiğini ele almaya başladıklarını da ifade ediyorlar.
Gelişmekte olan ülkeler açısından durum biraz daha farklı mıdır? Sorusunu kendi ülkemiz açısından ele alacak olursak siyasal katılım oranlarının Batılı ülkelere oranla daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Peki, ülkemizde siyasete olan ilginin ve siyaset yapma isteğinin artmasının sebebi ne olabilir? Özellikle partilerin genel ve yerel seçimlerde aday adayı başvuruları he ne kadar iktidar partisinde daha yüksek olsa da diğer partilerde de başvurular belli bir oranda artış gösteriyor diyebiliriz.
Sadece seçilme hakkını kullanmak için yapılan başvuru oranlarına bakarak bu yorumu yapmak yanlış olacaktır. Siyasal katılım ve etkinlik adına yapılan faaliyetlerde de bu oranların artış gösterdiği gözlemlenebilir.
Bu artışın sebebi olarak siyaset nedir sözünü göz önüne almak gerekli olsa da literatür tanımından ziyade bazı sosyal bilimcilerin siyasetin ne olduğunu dair açık olan tanımlarına bakmak durumu daha da aydınlatacaktır.
Andrean Leftwick, ‘Siyaset her şeydir’ derken, Bismarck, ‘siyaseti bir yönetme sanatı’ olarak dile getirmiştir. H.Arendt’a göre siyaset, ‘farklı ideolojilerin uzlaşması için biralan’ iken, Samuel Johnson, siyaseti ‘dünyada yükselme aracı’ olarak gören açıklamalarına yer vermiştir.
Sizce, insanların siyasete olan ilgisinin artmasına sebep olan yukarıdaki faktörlerden en etkili olanı hangisidir? İyi yönetmek mi? Uzlaşmak mı? Dünyada yükselmek mi?