İdealist Öğretmen kitabının da yazarı olan bu şahsın Rusya’da yaptığı en büyük mücadele cehalete ve alkole karşıydı.
Demokrat Parti döneminin muhafazakâr şehri olan Eskişehir’in dindar insanlarına iki kahraman şehit bakan olan, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idam edilmesiyle gözdağı verildi. Meş’um 27 Mayıs ihtilali esnasında 23 yaşında genç bir gazeteci olan Büyükerşen, yazı işleri müdürü olduğu İstiklal gazetesinde şu ilanı yayınlamıştı;
“Ankara’daki bütün hükümet erkânı ve Demokrat Parti başkanları yabancı memlekete kaçarken yakalanmışlardır. Beraberinde 12 uçak dolusu altın mücevherat ve parayı kaçırmakta iken yakalandılar. Sabık Başbakan Adnan Menderes ve sabık Reisi cumhur Celal Bayar Askeri Kumandanlık tarafından tevkif edilmiştir. Eskişehir›de matbaası olan herkes bu havadisi basıp yayınlamalıdır. Dikkat! Dikkat! Dikkat! Vatanseverliğinize hitap ediyoruz D.P. İl İlçe ve Bucak Başkanlarının kaçmalarına mahal vermeden tevkif edilmelerini ve askeri kuvvetleri gelinceye kadar salınmamalarını rica ederim.” MİLLİ BİRLİK KOMİTESİ’NİN DUYURUSU VE YEMİN”
Denetimden yoksun ilçede yasaya göre 100 metre yasal sınıra rağmen Sevim Çuhadaoğlu İlkokulu’na 50 metre mesafedeki alkol satışı yapılan Tekel bayisinin önünden her gün yüzlerce öğrenci geçiyor.
BÜYÜKERŞEN ESKİŞEHİR’E NE YAPTI?
Eskişehir, Büyükerşen’in başkanlığında büyük bir değişime uğradı. Acaba Eskişehir bugün neden kadın cinayetlerinin arttığı, fuhuş ve alkol tüketiminin zirve yaptığı bir şehir haline geldi?
CHP‘nin en başarılı belediye başkanı sıfatıyla örnek gösterdiği Büyükerşen döneminde Eskişehir’de dört konuda büyük bir dönüşüm gerçekleşti. Bunlardan ilki, CHP’li bir dostumun ifadesi ve kendi şehadetimle, cadde ve sokaklarda gezen bakımlı ve dekolte kıyafetli kadınlar, ikincisi, cadde ve sokakları süsleyen heykeller, üçüncüsü, cadde ve sokaklarda serbestçe gezen ve yatan köpekler, dördüncüsü ise barlar sokağı diye bilinen meyhaneler ve gazinolardır.
KÖY ÇOCUKLARINI ALKOLE ALIŞTIRDILAR
Bu milleti, imamların ve hocaların oğullarını dinden uzaklaştırarak dönüştürdüler. Köylerin ve şehirlerin en meşhur imam çocuklarının beyinleri köy enstitülerinde yıkandı. Köylerine yetişkin birer öğretmen olarak dönen bu imam oğulları, köylerinin meydanlarında kurdukları içki sofralarında açıktan içki içerek kendilerini örnek alan köy çocuklarını alkole alıştırdılar.
Demek ki İmamoğlu olmak dine ve beldeye hizmet etmek için yeterli sebep değilmiş!
Büyükerşen ve Eskişehir’i belediyecilikte modelleyen yerlerin en başında İstanbul’un Beylikdüzü ilçesi geliyor. İlçenin son 5 yılda başkanlığını yapan İmamoğlu’nun ilçede gerçekleştirdiği en önemli dönüşümlerin dördü de Eskişehir’deki dönüşümün tıpatıp aynısıdır.
İMAMOĞLU’NA CEVABI ZOR SORULAR
Şimdi Sayın İmamoğlu’na soruyorum:
Beylikdüzün’de son 5 yılda alkol satan mekânların sayısında neden büyük bir artış oldu?
Beylikdüzü’nde sabaha kadar açık olan diskoteklere neden izin verdiniz?
Beylikdüzü’nde okulların hemen arkalarında ve hemen hemen her sitenin altında bir alkol bayii açılmasına neden izin verdiniz?
Beylikdüzü’nde heykel sayısında neden anormal ölçüde artış oldu?
Beylikdüzü’nde neden 5 adet uluslararası heykel sempozyumu düzenlendi?
MAKARYOS SİZİN İÇİN NE ANLAM İFADE EDİYOR?
Beylilkdüzü yeşil vadide neden tarihi gerçekliği olmayan bir anlaşmayı tasvir eden Rauf Denktaş ve Türk katili Makaryos’un heykellerini yaptırıp diktirdiniz?
Heykellere ve heykel sempozyumlarına ne kadar bütçe ayırdınız?
Heykeller Eskişehir’de mi yaptırıp satın aldınız?
Beylikdüzü’nde sevgililer günü kutlamaları neden sokaklarda yaptınız?
Beylikdüzü’nde köpekler neden sokaklarda başıboş geziyor?
Ramazan ayında iftardan sahura kadar yaptırdığınız gürültülü müzik eşliğindeki eğlencelerin gençlerin camiye gelmesini ve camideki cemaati rahatsız ettiğini bir İmamoğlu olarak hiç düşünmediniz mi?
Sayın İmamoğlu, olur da İstanbul büyükşehir belediye başkanlığını kazanırsanız Beylikdüzü’nde yaptığınız icraatları İstanbul geneline de yayacak mısınız?
Şayet kazanırsanız, büyük şehir belediyesinin işlettiği ve CHP döneminde içkinin serbest olduğu sosyal tesislerde içkiyi yeniden serbest bırakacak mısınız?
Şahsen ve İstanbul’u seven bir insan olarak, 1990 yılında Haliç’ten geçerken burnumun direğinin sızladığı günleri bir daha yaşamak istemiyorum. İstanbul’daki çöp dağlarını bir daha aşmak istemiyorum. İstanbul’un sosyal tesislerinde içki içildiğini görmek istemiyorum.
İstanbul’da, Eskişehir’de ve bütün Türkiye’de dürüst ve şeffaf bir şekilde çalışan emin belediye başkanlarının seçilmesini ve gönül belediyeciliğinin yapılmasını arzu ediyorum.
İmamoğlu olmak, imam gibi dine hizmet etmek için ve emin bir başkan olmak için yeterli değildir!