Eğitim, üzerinde en konuştuğumuz ancak en az mesafe aldığımız konuların başında geliyor. Herkes eğitimin nasıl olması gerektiğini biliyor, fakat kimse icraat için gerekli adımları atmıyor. Herkesin kendine göre eğitim konusunda çözümleri var. Tabiri caizse okulların, öğrencilerin, öğretmenlerin olmadığı Milli Eğitim’i idare etmek ne kadar kolay. Kısacası “ağzı olan eğitim konusunda konuşuyor.”

Eğitimin hep gündemde olmasında bir mahzur yok, bilakis faydalı bir durum. Konuyla ilgili olduğumuzun göstergesi. Ancak haddimizi bilerek konuşmak konuya katkı sağlayacaktır. Yoksa kafa karıştırmaktan, fitne çıkarmaktan başka bir işe yaramaz konuştuklarımız.

Bu bağlamda İlke Derneği bir rapor hazırlayarak eğitimde yapılması gerekenlerin altını çizdi. Geleceğin Türkiye’sinde Eğitim Raporu yayınlayarak faydalı bir iş yaptı. Dr. Yusuf Alpaydın’ın hazırladığı raporda eğitim konusu bütün detaylarıyla ele alınmış ve çözüm önerileri getirilerek 2030’lar için ilkeler ortaya konmuş.

İlke Derneği Yürütme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Lütfi Sunar uzun yıllardır ülkemizin temel meselelerine çözümler arayan bir ilim insanı olarak mücadelesini sürdürüyor. Raporun hazırlanma gayesini ve yöntem konusunda güzel açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin son iki yüzyıldır daima değişime hazırlıksız yakalandığını ve bir türlü çağı yakalayamadığını ifade etti. Lütfi Hoca “Gölgemizle uğraşmaktan, hayaletlerle boğuşmaktan yaraları kaşımaktan mevcut durumu konuşmaya ve geleceğe yönelik bir adım bir bakış kazanmaya bir fırsat bulamıyoruz. Bu anlamda ilk yapmamız gereken şey kendi düşünce ve medeniyet birikimimizle barışmak, geçmişi sırtımızda bir yük olmaktan çıkarıp, bize kimlik ve kişilik kazandıran bir imkâna çevirmektir.” diyerek meselenin özüne işaret etti.

Dr. Yusuf Alpaydın, eğitim sistemindeki adaletsizlik, birey farklılıkların dikkate alınmaması, eğitim personelinin yetkinliği, istihdam, sistemlerle uyumsuzluk, kalitenin artırılamaması, ülke insanına ve kültürüne uygun bir eğitim paradigmasının oluşturulmaması olduğunun belirtti. Yusuf Hoca bu başlıkları raporunda detaylandırarak anlatıyor.

Raporda üzerinde durulan konulardan bir tanesi öğretmen meselesi. Bana göre de öğretmenleri iyi eğitmeden eğitimin sorunlarını çözemeyiz. Kaliteli öğretmen yetiştirirsek diğer konuları daha kolay hallederiz. O nedenle öğretmen yetiştiren okullara daha başarılı öğrencileri almalı, sadece lisansla yetinilmemeli eğitim seviyesini yüksek lisansa çıkarmalıyız. Özlük hakları ve sosyal imkânlar açısından öğretmenliği cazip hale getirmeliyiz. Hizmet içi eğitimleri artırarak hayat boyu öğrenmeyi sürdürerek öğretmenlerin daima taze bilgiyle donanmalarını sağlamalıyız.

Yusuf Hoca, Geleceğin Türkiye’sinde Eğitim Raporu’nda 2030 yılını hedef alarak bir vizyon önerisinde bulunuyor:

1- İnsanı yetkinleştirme odaklı eğitim anlayışı, 

2- Tarihsel ve düşünsel derinliği olan eğitim programları, 

3- Kalite güvencesini sağlayan okullar, 

4- Liyakat sahibi okul liderleri, 

5- Sürekli öğrenen ehil bir eğitimci kadrosu, 

6- Yerinden ve okul merkezli bir yönetim anlayışı, 

7- Adil bir performans değerlendirme ve teşvik sistemi, 

8- Güçlü kurumsal iletişime sahip eğitim kurumları.

Buyurun bu güzel ilkeler çerçevesinde uygulama yapmaya… Artık laf yerine iş yapalım.