16 Nisan’da ülkemizi daha doğrusu ülkemizden çok başka ülkeleri ilgilendirdiğini hayretle gözlemlediğimiz bir referandum yapacağız. Ancak Suriye’de yaşanan acı o kadar büyük ki kolumuz kanadımız kalkmıyor şu referandum için, ne söylesek boş…

Bu acıyı yaşarken bir de o katliamın fotoğraflarını paylaşan sorumsuzlara ne demeli! Sözüm ona katliamın fotoğraflarını paylaşıp üzüldüklerini ifade ediyorlar. Olmaz böyle bir şey arkadaşlar olmaz. İnsan bu fotoğrafları paylaşacak kadar ruhsuz olamaz, olmamalı…

Ya içimizde daha düne kadar ne işi var bu Suriyelilerin burada, gitsinler kendi ülkelerine, yeterince bizim derdimiz var zaten, onlar yüzünden Esed’le düşman olduk zaten diyen gafillere ne demeli? Acaba vicdanları rahat mı şimdi? Kimyasal silahla en az yüz kişi sadece bir bombalı saldırı da öldü, çoğu da çocuk. Nasıl şimdi mutlu oldular mı?

Sanki devlet bu gafillerin ellerindeki ekmeği, işi almış gibi nereden geldilerse oraya gitsinler, burada keyif çatıyor diyenler size göre yoksa az insan mı öldü?  Daha ne kadarı öldürülürse içiniz rahatlayacak, memnun olacaksınız?

Devletimiz, duyarlı milletimiz bunlara yardım ederken, ilacını alırken, yiyecek verirken, giyeceğini temin etmeye çalışırken sizden bir şey mi istedi de bu masum, mazlum insanları aşağılıyor, azarlıyor ve ülkemizden çıkarılmasını istiyorsunuz?

Cebinizde son model akıllı telefon, çalıştığının kurumda bilgisayar; sanal âlemden atıyorsunuz, tutuyorsunuz. Akşama kadar çarşılarda bunları görüyoruz, rahatsız oluyoruz, diyorsunuz. Size göre evlerinizde beslediğiniz kedi ve köpek kadar bu insanların değeri yok. Peki, sizin ne katkınız var bu topraklara? Bu büyük milletin fedakârlığı, devletimizin kararlılığı sayesinde ekmek elden su gölden yaşıyorsunuz. Bir de oturduğunuz yerden ahkâm kesiyorsunuz. Sizin ne farkını var bizi istemeyen Almanya’dan, Hollanda’dan, Batı’dan. Siz de onlar gibi faşistsiniz faşist…

Ama çok şükür ki bu sanal âlemdeki gafil, kendini ve vatanının kıymetini bilmezlerin aksine milletimizi çoğu çok ama çok duyarlı. Sadece Suriye’de değil dünyanın neresinde olursa olsun mazlum ve masum insanların her zaman yanında.

Özellikle İHH’nın ve Türk Kızılayı’nın yaptığı yardımlar dünyadaki mazlumlara ilaç oluyor. Şimdi İdlib’te çok büyük bir acı var ve hepimiz bu haberlere sadece üzülmekle kalmamalı ve elimizden gelen ayni ve nakdi ne varsa acilen yardıma koşmalıyız.

Şu anda dünyanın neresinde olursa olsun ölen hep Müslüman. Oluk oluk Müslüman kanı akıtıyor zalimler, Firavunlar.  Ve Dünya’da zulme uğrayanların yanında tek dimdik kalan ülke de Türkiye. İnanın Türkiye son kalesi İslam’ın. Mazlumların, Müslümanların.

Bu katilleri lanetliyoruz tabii ki. Ama sadece lanetlemekle kalmamalı bu katillerin hedefi olan Müslüman kardeşlerimize dua da etmeli ancak ve ancak yine söylüyorum acilen ve acilen yardım etmeliyiz. Paraysa para, ilaç, un, şeker, tuz, bez neyse.

Haydi, dostlar, arkadaşlar, kardeşler zaman söz değil eylem zamanıdır. Zaman yardım zamanıdır. Zaman düşmana karşı birlik, Tayyip Erdoğan’ın yanında bu zalimlere karşı durma zamanıdır…