İstanbul Avcılar’da, Avcılar Kız İmam Hatip Lisesi’nde “18 Mart Çanakkale Şehitleri’ni Anma” programı düzenleniyor. Programa nezaketen belediye başkanı, ilçedeki belli başlı yöneticiler ve Avcılar Askerlik Şubesi Başkanı olan albay da davet ediliyor.
Bir hocamız; kürsüde şehitlerimize, gazilerimize, bu ülke ve millet için mücadele etmiş kahramanlarımıza dua ediyor. Peygamber Ocağı olarak bildiğimiz Şerefli Türk Ordumuzun bir mensubu olan Albay, Atatürk’e dua edilmediği gerekçesiyle kürsüde dua eden hocaya güya haddini bildiriyor!.. Protokoldeki yerinden kalkıp kürsüde dua eden hocanın yanına gelerek “Mustafa Kemal Atatürk’ü duydun mu sen hiç? Ona neden Fatiha okumadın?” diye kürsüdeki hocayı, ama aslında kürsüdeki hoca nezdinde ülkedeki Müslümanları, İslami hassasiyet sahibi insanları hizaya getiriyor!.. Hocanın “Çanakkale şehitlerimiz dedik ya!..” demesi üzerine Albayımız salonu terk ediyor. Tabii arkasından da “Sayın komutanım!..” diyerek Avcılar Belediye Başkanı olan hanımefendi ve askerden gelen her türlü aşırı tepkiyi, kalkışmayı dört gözle bekleyen ve askeri takip etmeyi, alkışlamayı marifet bilen üç beş kişi…
Benim buradaki tepkiden anladığım şu: Albayımız zaten oraya gelirken bir fırsatını bulup varlığını hissettirmek, tepkisini ortaya koymak ve gündem olup alkışlanmak istemiş.
Bunu nereden anlıyoruz? Yaşadıklarını sosyal medya hesabından paylaşıp kendini alkışlatıp İslami duyarlılık sahibi insanlara hakaret ve küfürler ettirmesinden… Eğer ki bu yaşadıklarını bir de sosyal medyada paylaşmamış olsaydı belki biz de anlık gelişen bir tepki diye düşünebilirdik. Ancak bunu sosyal medyada paylaşmasına ve üslubuna bakınca art niyeti görmemek mümkün değil.
“Eğer benim bulunduğum mekânda Atatürk’ün adını anmaktan imtina edersen, hele hele Çanakkale Zaferi yıl dönümünde ve şehitleri anarken, yanına gelir gözüne baka baka sorarım: Sen Atatürk diye bir adamı duydun mu? Herkes hakkını hukukunu, haddini hududunu bilecek.” demiş ve altında ne yorumlar ne yorumlar!.. Cümleler anlaşılsın diye sadece yazım ve noktalama yanlışlarını düzelterek rastgele seçtiğim birkaç yorumu aynen alıyorum:
Atilla Uzan: “Sen adamın kralısın komutanım, Atatürk düşmanı soysuz, it yobaza haddini bildirdin ya ölsem de gam yemem, beni çok onurlandırdın. Bilin ki biz sizin yanınızda daima olacağız. Sana görevinde üstün başarılar dilerim komutanım; sağ olun, var olun.”
Serat Öztürk: “Gâvurun geçemediği Çanakkale’yi bizim içimize yerleştirdiği sözde dindar geçinen cemaat, hacı, hocalarla geçmeye çalışıyorlar komutanım. Siz ve sizin gibi komutanlar olduğu müddetçe Türkiye Cumhuriyeti ebediyen payidar kalacaktır.”
Aziz Pirbudak: “Türk askerin böyle olması lazım yobazlara fırsat vermeyecek.”
Cihangir Kaya: Senin gibi adamı sevmemek olmaz, yürekli dik duran her komutana saygı duyarız, sağ ol komutanım, o edepsizin haddini bildirdin. Bir de öğretmen olacakmış pislik.”
Muzaffer Çam: “15 Temmuz sizin gibi ATATÜRKÇÜ subayları yok etmek için düzenlenmiş bir kalkışmadır. FETÖ’cü diye temizlediler. Kulp takamadıkları var olsun.”
Xebru Xendir: “Sahte şeyhlerin, şıhların eteklerinin altında yetişen dalkavukların yarın adı bile anılmayacakken, Türk milletinin yüreğinde yetişen sizin gibi kahramanlar 100 yıl geçse de baki kalır.”
Mesut Önal: “Helal sana koca yürekli asil komutanım, keşke Genelkurmay ve kendini Millî Savunma Bakanı sanan saray soytarısı zatın yerinde siz olsaydınız. Yalnız değilsiniz komutanım, bir subayını kaybeden ve yakın Menemen’i diyen yüce Atatürk’ün evlatlarıyız biz
Mustafa Gençtürk: “Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü kim sevmez? Yunanlılar, Ermeniler sevmez. İşte düşünün ülke kimlerin elinde…”
Hakkı Aslanyürek: Sorun, bu had bilmez millet Atatürk düşmanlarını besleyen saraydaki gerici, hırsız, işbirlikçi zihniyet…””
Ruhi Karatay: En büyük Allah, ondan sonra Atatürk; ikisine de saygım sonsuz, teşekkürler.”
Evet, “Herkes hakkını, hukukunu; haddini, hududunu bilecek.”
Nezaketen davet edilmiş olduğu bir yerde ön yargıyla hareket edip kürsüdeki bir hocayı milletin önünde çocuk gibi azarlayıp küçük düşürmeyecek. İyi niyetli olsa program sonunda özel olarak derdini, rahatsızlığını ifade edebilirdi.
Evet, “Herkes hakkını, hukukunu; haddini, hududunu bilecek.”
Bulunduğu ortamda şov yapıp sonra bunu sosyal medyada paylaşıp İslami hassasiyet sahibi insanlara, kendilerinden farklı düşünenlere, bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı’na, Savunma Bakanı’na, Genelkurmay Başkanı’na ve sadece kutsal bildiği işine odaklanmış ve şovla işi olmayan şerefli askerlerine sayfasında ağza alınmayacak küfürler ettirmeyecek!..
Evet, “Herkes hakkını, hukukunu; haddini, hududunu bilecek.”
Çanakkale Savaşı denilince Mustafa Kemal’den rütbece büyük onlarca komutanın da isminin okunmadığını, genel olarak zikredildiklerini de fark edip ona göre davranacak!.. Mustafa kemal bir yarbayken Çanakkale Savaşında Tümgeneral olan Esat Paşa, Mehmet Vehip Kaçi, Mahmut Esat Bülkat, Mustafa Hilmi, Cevat Çobanlı, Mustafa Fevzi Çakmak, 1. ve 15.Kolordu Komutanı Mehmet Ali ve daha düşük rütbeli olan diğer komutanların da adı anılmamıştır. Bunlar Türk askeri değil midir?
Aynı olayı 2000 yılında olsa gerek Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu da yapmıştı. Bir davette dua eden imama, “İçinde Atatürk geçmeyen dua mı olur?” diyerek milletin içinde fırça atmıştı. Şu zihniyete bakar mısınız? Sizler için dua metnini mi değiştirelim?
Peki, Atatürk’ten öce bu millete hizmet etmiş tüm devlet büyüklerini; İstanbul’u fethedip Peygamber Efendimizin (sav) övgüsüne mazhar olmuş, bin yıllık Bizans İmparatorluğunu ortadan kaldırarak çağ açıp çağ kapatmış Fatih Sultan Mehmet Han’ı, dünyayı titretmiş Yavuz Sultan Selim’i, cihana hükmetmiş Kanuni Sultan Süleyman’ı; yıkılmakta olan devleti otuz yıl daha ayakta tutan deha düzeyinde siyasetçi, yaptığı tabyalarla Çanakkale Savaşı’nın kazanılmasında önemli pay sahibi olan Cennetmekân Sultan Abdülhamid’i anmış mıydı hoca efendi duasında ki Mustafa Kemal ismi geçmediği için azarlanıyor ve bunun üzerinden prim yapılmaya çalışılıyor.
Evet, “Herkes hakkını, hukukunu; haddini, hududunu bilecek.” ve bu milleti, bu ülkenin İslami hassasiyet sahibi insanlarını Mustafa Kemal Atatürk üzerinden terbiye etme, hizaya sokma densizliğine kalkışmayacak!..
Bu ülkede herkes Atatürk’e dua edebilme özgürlüğüne sahiptir. Çok isteyen, çok seven, duayı çok önemseyen istediği kadar dua edebilir, ruhuna hatim indirebilir!.. Amacı şov yapmak değilse, bir şeyleri dayatmak değilse samimi bir şekilde bunu yapabilir ve milleti de ayrıştırmamış olur.