Yine bir Ramazan ayının sonuna geldik. Hayrın, bereketin ve huzurun ayı Ramazan-ı Şerif hepimize gerçek bir Müslüman olmanın gayelerini de beraberinde hatırlatıyor. Güçlünün güçsüze, zenginin ihtiyaç sahibine, küçüğün büyüğe olan hürmetini, yardımlaşmanın gerekliliğini öğretiyor. Devamında gelen Ramazan Bayramı'yla bu duygular taçlanarak “Sıla-i rahim’’ ile tertemiz tamamlıyoruz Ramazan'ımızı.

Bayramlar eskisi kadar coşkulu geçmemekte son yıllarda. Hele ki pandemi sürecinin de bunda büyük etkisi olmuştu. Lakin bu coşkunun yeniden yakalanması için bizlere de büyük rol düşüyor. Bayram için ayrılan günlerin tatil değil sevdiklerimizle vakit geçirmek, görüşmek olduğunu idrak etmeliyiz.

Sadece mesajlara sıkışıp kalmış bayramları artık eskisi gibi şeker tadında geçirmeliyiz. Tatil köyleri, AVM’ler yerine büyüklerimizin dizinin dibinde hoş sohbetler, eskileri yâd ederek geçecek vakitler bizim için kıymet taşımalı. Küslükleri bitirecek adımlar atmalı, en azından çabalamalıyız.

Yeni dünya düzeni altında dayatılan kişisel oluşuma yenilmemeli, sevdiklerimizden uzaklaşmamalıyız. Bayramın coşkusu evlerimizde açılan baklavalar, sarılan sarmalara ve böreklerle tatlanmalı, yeni nesile de bu aşılanmalıdır. Öpülen ellerle “El öpenleriniz çok olsun” sözleri kulakları çınlatmalı.

Artık gelişen teknolojiyi kullanma adı altında yalnızlaşan insanlar olmaktan çıkmalı ve eskisi gibi samimiyet, güler yüz ve selamın ağızdan sevgi dolu çıktığı günlere dönmeliyiz. Kapımızı bayram sabahı dakikalarca zile basan çocuklar şenlendirmeli.

Umarım yüz yıl sonra da bayram denilince büyüklerin ziyaret edildiği, küslerin barıştığı günler devam eder; yenik düşülecek bir gelecek olmaz.

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v) buyurduğu gibi “Akrabasıyla ilgisini kesen kimse cennete giremez” sözü her zaman rehberimiz olup bizlere ışık tutsun.

Görüşmek üzere…

Ramazan Bayramı'nız mübarek olsun…