Bunlar; Yalan söylemeyi kendilerine iş edinmişlerdir.

Yalan söylemekten kendilerini bir türlü alıkoyamıyorlar.

Öyle ki durduk yere yalan söylüyorlar…

Bundan dolayı da maalesef hiç rahatsız olmuyorlar.

Bir süre sonrada söyledikleri yalanlara da kendileri de inanıyorlar.

Esasen çıkar elde etmek için ve menfaatleri uğruna bunu yapıyorlar.

Yaptıklarını olağan bir davranış gibi görüyorlar.

Hatta bundan büyük de bir haz duyuyorlar.

Yalanlarının ortaya çıkması bunları hiç rahatsız etmiyor.

Ve asla suçlulukta hissetmiyorlar…

Tüm dünyada doktorlar bunlara “Mitomani’’ hastası diyorlar…

Çünkü sürekli rutin olarak ‘yalan’ söylüyorlar.!

Cumhurbaşkanımız, CHP’nin müflis lideri Kılıçdaroğlu için Iğdır’da yaptığı bir konuşmada “ortaya attığı yalan iddialardan dolayı’’ psikiyatrik bir hastalık olan “Mitomani’ye yakalanmış olabilir’’ demişti… Hatırladınız mı? Ha işte bu ondan…

Kılıçdaroğlu’nun bu kötü hastalığa yakalandığından artık şüphemiz yok yok olmasına da; Bir devlet düşünün ki kurulduğu 1776 yılından bu tarafa tam 242 yıldır sürekli yalan söylüyor…

Hani hayatı yalan desek bu çukurlara inanın yalan olmaz…!

Düşünün, adam müsveddelerin keşif hikayeleri bile koca bir yalan…

Müslümanlar’ın daha önce bildiği gidip geldiği adayı bile “Amerika’yı Kristof Kolomb keşfetmiştir…’’ diye yutturdular ya yıllarca tüm insanlığa, pes doğrusu! Daha diyecek bir şey bulamıyorum…

Peki ya, sırf soğuk savaşta öne çıkmak için, Nevada’da oluşturdukları stüdyolardaki resimlerle “Aya ilk biz ayak bastık’’ yalanını söyleyenlere ne demeli?

Kurulduğu günden bu tarafa, utanıp sıkılmadan birde gözümüzün içine baka baka “demokrasi, hukuk ve eşitlikten’’ bahsederek tüm dünyaya “barış ve adalet’’ getireceklerini söylüyorlar ya… İnanın bu müptezellere o zaman iyice ifrit oluyorum…

Çeyrek asırlık bir geçmişi bile olmayan, bu “köksüz ve haydut’’ Amerika Birleşik Devletleri başkanlarının alayı, belli ki bu “Mitomani’’ denen kronik hastalığa yakalanmışlardır… Muhtemelen bunlarla her daim sıkı bir temas içerisinde olan ve yediği içtiği ayrı gitmeyen, CHP’nin müflis lideri Kılıçdaroğlu’da bu kötü hastalığı onlardan kapmıştır…

1945 yılında “Dünya barışını koruyacağız’’ yalanı ile Hiroşima’dan sonra Nagasakiye’de ‘Şişman Adam’ lakaplı atom bombası atan bunlardı değil mi…? Üzerine “Size bir hediye daha Hirohito’ya ikinci bir öpücük” yazarak attıkları bomba ile o gün 220.000 suçsuz insanı çoluk çocuk demeden öldürmüşlerdi…

1964 yılında ABD’nin Vietnam’a sözde misilleme adı altında yaptığı saldırının gerekçesi de “Dünya barışını koruma’’ yalanı idi… Bu savaşta ’da 2 Milyondan fazla masum insan hayatını kaybetti…

Bush yönetiminin “El- Kaide ve Terör’’ yalanı ise; Afganistan da başlatılan ve yıllarca sürecek olan Müslüman kıyımının adeta startı olmuştu. Tam 17 yıldır Ortadoğu ve İslam dünyasını kan, ateş ve dehşet denizine döndürenler, masum insanların tepesine yıllardır insansız hava uçakları ile bomba yağdıranlar işte tam olarak bunlardı…

Bu emperyalist haydutların her felaketi ‘’meşrulaştırmak’’ için erketede beklettikleri mutlaka bir yalanları vardı tabi ki…

Yıllar sonra, 11 Eylül 2001 saldırılarının da her açıdan bir “yalan ve düzmece’’ olduğu, yapılanların alayının “CIA-MI6 ortak yapımı senaryo olduğu’’ yüzlerce bilimsel araştırma, belge, kanıt, gözlem ve tanık ifadesiyle bugün ifşa edildi değil mi?

2003 yılında, bugün halen izi dahi bulunamayan “kitle imha silahlarının varlığından’’ bahisle, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni bile devre dışı bırakıp, yine “sözde barış, demokrasi ve hukukun getirileceği’’ vaadi ile işgal edilen Irak’ın, bugün içinde bulunduğu dramatik ve parçalanmış vaziyette bunların eseridir…

Irak’a saldırabilmek için bu ülkenin kitle imha silahına sahip olduğu ve Irak istihbaratının El Kaide ile görüştüğü yalanı “1.5 Milyon günahsız insanın’’ canına mal olmuştur…

Kıymetli dostlar katil ABD’nin yalanları ve katliamları bir köşe yazısına sığmayacak kadar çoktur. Nasipse perşembe günkü köşe yazımda bu konuya devam edeceğim inşallah…

Allah’a emanet…