Genel itibarıyla zor bir hafta geçirdik. Faizdeki yükseltmeye karşın dolar, euro yükselişi piyasaları hafiften sallarken bayram tatilinin araya girmesi ve yollardaki coşkun kalabalık, birçok şeyi unutturdu herkese.
Hafta sonundan önce Ankara- İstanbul ve Diyarbakır ekseninde uzunca bir araç yolculuğu yapmak nasip oldu. Yollar çok kalabalık ve en önemlisi de ciddi oranda kamyon ve tır trafiği göze çarpıyor. Araç trafiğinin kilitlendiği Bolu Dağı Tüneli’nin ve Osmaniye tünellerinin olduğu alanda tırlardan geçmek neredeyse olanaksız. Her şeye rağmen ekonomi işliyor. Pahalılıktan hepimiz dert yanıyoruz. Dinlenme tesislerinde tüm emtiaların fiyatları normal fiyatlarının en az iki katı. Hele de bazı bağlantılı kurumların tesislerinde bu fiyatlar biraz daha fazlaca. Bir kahvaltı tabağı iki yüz liraya çıkabiliyor. Bir ailenin bir tesisten çıkması bin lira civarında. Akaryakıtı saymazsanız tabi.
Yine de insanlar yola revan olmayı tercih ediyorlar. Sevdikleriyle bir bayram yaşamak, hasret gidermek için. Memleket hasreti yakıyor birçok insanı. Doğduğu topraklar, çocukluğunun geçtiği alanlar, akrabalarının hasreti kavuruyor birçok kimseyi. Yaşadığı yerde mutlu görünse de insani olarak hasret çekiyor. Gelmek istiyor bir şekilde, görmek, havasını solumak...
Yollarda çok sayıda yurt dışı plakalı araç var. Birine sordum neden bunca yolu araçla geldiniz, diye. Onlar da dert yandılar: uçak biletleri çok pahalı diyerek. Bir kişilik bilet parasına 4 kişi gelip dönebiliyoruz araçta, dedi. Demek ki yurt dışında da yaşasanız hayat pahalı. Kıt kanaat bir kenara koyduklarınızı sırf ailelerinize, tanıdıklarınıza, doğduğunuz topraklara hasreti gidermek için kullanabiliyorsunuz. İnsan olmak böyle bir şey. İnsan olmak hasretle yaşamak demek.
İnsanlar bir yerlere yetişme telaşında. Hayat insana telaş yüklüyor. Yetişme telaşı, kavuşma ateşinin telaşı bu. Ve insan bunca zorluğa göğüs geriyor. Önümüz bayram. İnsanın Allah’a adadığını teslim edeceği günler. Arafat’ta, Mina’da, Müzdelife’de edilecek ibadetlerin ve duaların yeryüzünü kaplayacağı, insanlığın hep beraber âmin diyeceği günler. Kurbanların Allah’a adanacağı, İsmail yerine hediye edilen kurbana karşılık insanlığın adaklarını sunma vakti. Etlerin Allah’a ulaşmayacağı sadece takva gömleğinin renginin dünyayı kuşatacağı kurban günleri geliyor. Varlığın Allah’a adanmasının günleri. Boyun bükmenin, teslimiyetin. Ve karşılığında semirmiş kurbanın İsmail’i kurtarmak için gönderilmesinin günleri.
Evet zor zamanlardayız ama Allah zor zamanlarda güzellikler vermiştir. En zor zamanda Allah’ın yardımı dünyayı kuşatmıştır. Haydi silkinelim. Haydi, ‘İbrahim’ce ve ‘İsmail’ce adanmış bir ruhla bu bayramı bayram edelim. Evet, deprem nedeniyle yüreğimiz buruk lakin “Allah sabredenlerle beraberdir.” düsturunu yüreğimizin en derininde hissederek teşrik tekbirlerine ortak olalım.
Haydi, “Lebbeyk Allahumme Labbeyk!..” diyelim, Arafat’taki dualara bizde dâhil olalım. Olalım da üstümüzdeki ölü toprağı kalksın ve gerçekten insanlığın kurtuluşu olacak adımlara Bismillah diyelim… Vesselam…