Kaçıncı şehidimizi uğurladık, kaçıncı şehide ağladık, yüreğimiz yandı sayamadık. Şehit cenazeleri gelmiyor artık diye seviniyorduk ki, sevincimiz kursağımızda kaldı. “Silahlara veda, barışa merhaba” diyorduk ki, kahrolası silahlar yeniden baş aktör oldu.

Terör örgütü, dört koldan saldırıyor. Her güne bir şehit düşüyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor, koca bir vatan için için yanıyor. Gencecik fidanlar, ana kucağına doyamadan kara toprağın bağrına emanet ediliyor. Acımızı; kandırılmış hissi, ihanete uğramışlık duygusu katmerliyor. Silahlar bırakılacak diye umarken, kirli bir savaşın orta yerinde bulduk kendimizi.

Kaç gündür Paralel medyanın gazeteleri, Doğan medyasının gazeteleri 8 sütuna manşet atıyor: “Hani analar ağlamayacaktı?” Bir acının feryadı değil bu manşet. Bir çaresizliğin dışa vurumu hiç değil. Analar ağlamasın diye çırpınan bir yüreğin attığı manşet değil bu. Çözüm Süreci’ne karşı çıkan, süreç başlamasın diye her türlü şirretliğe imza atan; silahların susmasından, barışın ihtimalinden, kardeşliğin tesisinden ölümüne nefret eden adamların atacağı bir manşet bu. Bu manşeti her gördüğümde insanlığımdan utandım…

Evet, analar ağlamayacaktı. Bu topraklara barış gelecekti. Silahlar susacak, insanlar konuşacaktı. Dört mevsim kardeşlik tesis edilecek, doğu ile batı arasında bir sorun kalmayacaktı. Biz bunların olacağına gönülden inanmıştık. Bütün dualarımız, temennilerimiz, niyetimiz, dileğimiz bu sürecin devamı yönündeydi. Gerekirse bağrımıza taş basarız, olanları unuturuz diyorduk; ama birileri barışın bu topraklara gelme ihtimalinden bile korkuyordu. Ve ne yazık ki barıştan korkanlar şimdi zil takıp oynuyor. Gelen her şehit haberiyle keyifleri gıcırdıyor. Silahların konuştuğunu gördükçe içlerinin yağları eriyor. Biz demiştik barış olmaz, diyerek beylik laflarla acımızı katmerliyorlar.

Bu manşetleri atanların derdinin anaların gözyaşı olmadığı çok açık. Bu manşetleri atanların tek derdi, Çözüm Süreci’ni başlatan AK Parti’nin ve “Taşın altına elimi değil, gövdemi koydum” diyerek süreci sahiplenen Erdoğan’ın yara alması, yıpranması, siyasi denklemden çıkması. AK Parti’nin zarar görmesi için bütün terör örgütlerini baş tacı yapan, ne kadar Türkiye düşmanı varsa onunla işbirliği yapan bu adamların gerçek yüzünü bu sefer de gördük. Bu adamların yönettiği gazetelerin sayfalarından kan sızıyor kahkahalar eşliğinde. Akbabalar uçuşuyor sürmanşetlerinde…

“Hani analar ağlamayacaktı” diyecek kadar insanlıktan uzaklaşan bu karanlık adamların dediği olursa, bu adamlar yine kazanırsa eğer, yazıklar olsun bize…