İngilizlerin Filistin’deki manda idaresi yaklaşık 30 yıl sürdü. Yahudilerin manda döneminde İngilizlerle oynadıkları satranç bir devlet ortaya çıkardıysa da galibi olmayan bir savaşı sürekli kıldı. İsrail devlet olarak kuruldu belki, fakat hem Filistinlilerin hem de Yahudilerin yaşamına doğrudan temas eden toplumsal refah ve huzur içerisinde yaşama ortamı bir türlü inşa edilemedi. Doğu Akdeniz’de tarihsel süreçte uygulanan “toplumsal mühendislik” sonuç vermiş gözükse de bölgedeki tüm tarafların ihtiyacı olan güvenlik, sükûnet ve suhulet dünden bugüne hep eksik kaldı.
Manda döneminde İngilizlerin almış oldukları pozisyon Arapları rahatsız etmişti. Buna rağmen “bir yurt inşa etme ideali” İngilizler tarafından sorumluluk addedilerek Yahudilere her türlü destek verildi. Bu durum o zaman da tahmin edildiği üzere Arap-Yahudi çatışmasını tetikledi. Zaten bir çatışmada güç dengesi büyük ölçüde taraflardan birinin lehine değiştiğinde şiddetin daha da belirgin hale gelmesi beklenir.
Oysa kalıcı barış, arabulucu potansiyelindeki gücün -ki manda döneminde hakim otorite İngilizlerdi- çatışan tarafları dengeye getirecek bir konsensüs arayışı içerisinde olmasına bağlıdır. Bilinçli ya da yönlendirilmiş şekilde İngilizler bunun tam zıddını yaptılar. Özellikle vermiş oldukları çelişkili kararlar ve tutarsız vaatler “sadece” Yahudileri desteklemekten kaynaklı oluşması muhtemel zararın da ötesinde şiddetli çatışmaların bugün dahi sürmesine neden oldu.
Arabulucu vasıflarına haiz ve tarafları gerektiğinde etkin müdahalesiyle yönlendirme gücüne sahip bir aktör olan İngiltere, asimetrik unsurları denge potasında suhulete kavuşturmayı amaçlamalıydı. Lakin Filistin’de olan, nüfusun çok az bir kesimini oluşturan Yahudilerin teşvik edilen göçlerle sayılarının artırılması ve böylece yeni bir asimetri meydana getirilmesiydi. Göçlerle fiili durumun değiştirilmesi sağlandığı gibi toplumun asli unsuru olan Filistinliler de yok sayıldı.
Birçok boyutun iç içe geçtiği bir çatışma alanında sadece manda dönemindeki İngilizlerin barış ve dengeden uzak uygulamalarının bugünkü savaşın sebebi olduğunu söylemek yeterli bir açıklama olmayacaktır. Bunu yapmak sorunu bir noktaya hapsederek dış unsurlara indirgemek anlamına gelir. Fakat bir çatışmada sorununun sebepleri tüm yönleriyle de ortaya konulmadan kalıcı barış için getirilen çözümler hep eksik kalacaktır.
Bundan ötürü İngiliz manda yönetimi ile Yahudiler arasındaki ilişkiler sorunu anlamada ışık tutacak, diğer unsurların da doğru anlaşılmasına katkı yapacaktır. Özellikle Filistin’de yaşanan sosyal ve ekonomik koşullardaki değişimi analiz etmeden, coğrafyadaki tüm Arap unsurların konumlarını tartışmadan sadece İngiltere’nin uyguladığı yanlış politikalardan dolayı bugünkü çatışmalar meydana gelmiştir açıklamasını yapmak gerçeklikten uzak bir tespit olacaktır.
Bunun yanında manda yönetiminin zaten var olan çatışma alanlarını tetiklediğini, barışçıl olmaktan uzak yöntemlerle bugün de devam eden şiddetli çatışmaların fitilini ateşlediğini söylemek mümkün gözükmektedir.