28 Şubat 1997 post modern darbesinden 15 Temmuz 2016 darbe ile ülkeyi işgal girişimine kadar 20 küsur yıl geçti.
28 Şubatta doğan çocuklarımız ülkeyi yönetecek yaşa erdi.
Modern firavun küresel güçler, Afganistan işgali ile başlattıkları İslam Coğrafyasına yeniden şekil verme stratejisi, bu geçen 20 yıl içinde acımasız ve hızlı bir şekilde uygulandı…
Irak işgali, Turuncu ve Arap baharı, darbeler ve Suriye’nin iç savaşa sürüklenmesi ile Türkiye, dışarıdan ateş çemberiyle kuşatıldı.
İçeride ise modern firavun küresel güçlerin kurdukları, PKK&DEAŞ&FETÖ&DHKP-C vs. gibi terör örgütleriyle iç savaş çıkartılarak, bölünüp parçalanarak dünya sahnesinden çıkarılmaya çalışıldı…
Bir yandan bütün dünyada ‘İslam’ terörize edilerek, itibarsızlaştıran bir psikolojik harekât yürüttüler.
Diğer yandan, oluşturdukları ‘İslam fobi’ bahanesiyle İslam coğrafyasının merkezini işgal ettiler.
Mezhep ve etnik çatışmaları kurdukları çeşitli terör örgütü ve paralı askerleriyle katliama dönüştürerek yaygınlaştırdılar…
Baskı katliam ve acı ile manevi ve moral değerlerimizi çökerterek, inancımızı zayıflatıp ümitsizleştirerek, bilincimizi ele geçirmek istediler.
Modern Firavun küresel güçlerin, bütün bunları yapmaktaki amacı, çökmekte olan sistemlerini kurtarmaktı.
Dünyanın yaşadığı son yarım asır, bütün bir insanlığı, ideolojilerle hipnoz ederek tüketim kölesi haline getiren Modern Firavun küresel güçlerin kurdukları paradoksal Kapitalizm / Komünizm sistemlerinin kurtarılması ve insanlığa yaşattıkları acı hikâyesidir…
Baktılar ki, Paradoksun birini feda etmek gerekmektedir, Kapitalizm yerine komünizmi feda ettiler…
Ve Fakat ‘Kaderin üstündeki Kader’ Modern Firavunun / Batının kalemini kırmıştı ve ne yapsalar boştu…
Ve bu insanlık çölünde kan ağlarken yüreğimiz, bir Musa ve bir yed-i Beyza hükmü hayatta cari olmaya başlamıştı.
‘Evet’in kağıdı beyaz, ‘Hayır’ ın kağıdı sarıydı …