Cumhurbaşkanı Erdoğan bu ayın 14’ünde Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi’yi ziyaret edecek. Bu ziyaret Abu Dabi veliaht prensi Muhammed Bin Zayid’in 24 Kasım’da Ankara’ya yaptığı ziyaretin ardından gerçekleşecek ve sadece BAE ile değil Körfez’in diğer ülkeleriyle de normalleşme kapılarını açacak. Türkiye doğrudan BAE veya Körfez’in diğer ülkelerini hedef alan politikalar uygulamamasına rağmen ilişkileri sorunlu hale getiren, onların Katar’a uyguladığı ambargo olmuştu. Türkiye Körfez’deki kavgada tarafını Katar’dan yana koymuştu. Önce 2014 ardından 2017 yılında Katar’a uygulanan ambargoda Doha yönetimi Türkiye’nin varlığı sayesinde ağır yaptırımlara direnebilmişti. Bu da başta BAE ve Suudi Arabistan olmak üzere bölge ülkelerinin Türkiye’yi karşılarına almalarına neden olmuştu. 2021 yılına kadar ilişkiler ciddi sınamalardan geçti. Türkiye Katar’a sadece gıda desteği vermedi aynı zamanda, belki daha da önemlisi askeri destek sağladı. Bu durum BAE tarafından bölgenin istikrarsızlaştırılması olarak tanımlandı. Katar’dan Türkiye ile askeri ilişkileri sonlandırmasını istediler ama bu gerçekleşmedi. 2021 yılına kadar herkes birbirini tarttı ve kimsenin bir diğerini hegemonyası altına alamayacağı ortaya çıktı. Geçtiğimiz yıl, tarafların yeniden birbirlerinin yüzüne baktığı ve ilişkilerin normalleştirilme adına irade gösterdiği bir yıl oldu.
Şimdi gerek Ortadoğu’da gerek Körfez’de bir restorasyon dönemi yaşanıyor. Başkentler arasında karşılıklı ziyaretler ve diplomasi trafiği var. Türkiye bu trafiğin merkez ülkelerinden biri. Ankara bir yandan Körfez ülkeleriyle ilişkileri yeniden toparlamaya ve 2014 öncesi sürece çekmeye çalışırken diğer yandan Mısır başta olmak üzere Ortadoğu ile normalleşme hatlarını yeniden inşa ediyor. Arap halkları da bölgedeki bu hızlı değişimi soluksuz takip ediyor. İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki normalleşme adımları, tartışmaların gölgesinde sürüyor. Bu normalleşmenin başını BAE çekiyor. İsrail’le 2020’de normalleşme anlaşması imzalayan BAE, iki ülke arasında doğrudan uçak seferlerini de başlatmıştı. Resmi birçok ziyaret oldu ama en önemlisi geçtiğimiz hafta gerçekleşti. İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, BAE’e giden en üst düzey İsrailli yetkili oldu. Suudi Arabistan yönetimi de İsrail ile normalleşme konusunda istekli görünüyor. Riyad yönetimi 2002 yılında imzalanan Arap Barış Girişimi şartları çerçevesinde ilişkilerin normalleştirilmesinin mümkün olduğunu açıkladı ancak öyle görünüyor ki bu şartlar olmaksızın da normalleşme sürece gerçekleşecek. Zaman meselesi.
İşte Erdoğan’ın Körfez ziyareti böyle bir atmosferde gerçekleşiyor. Türkiye bölge ülkeleriyle yaşadığı soğuk savaşı sona erdirmek ve ilişkileri yeniden restore etmek istiyor. Zira bu soğuk savaş bütün ülkeler açısından kayıp yıllar oldu. Örneğin Türkiye Suudi Arabistan arasında 5 milyar doların üzerinde seyreden yıllık ticaret hacmi son bir yılda 3 milyar dolara kadar geriledi. Riyad yönetiminin Türk mallarına yönelik uyguladığı ambargo yüzünden neredeyse Suudi Arabistan’a ihracatımız 3 milyar dolardan 200 milyon dolar düzeylerine geriledi. Şimdi yeni hedef; yeniden ilişkileri normalleştirmek ve bu rakamı yeniden 3 milyar dolar üzerine çıkarmak. Keza BAE ile olan ticaret hacmimizi de 2017 öncesinde olduğu gibi 15 milyar dolar üzerine çıkarmak.
Türkiye’nin attığı adımlar bütün bölge halkları için barış ve refah getirecektir. Kovid-19 salgınının etkisinin de kalkmasıyla birlikte bölgede yeni bir toparlanma sürecine giriyoruz.