Gülen ile Bağdadi, katil elebaşılığında olduğu gibi tekfircilikte de tıpatıp benziyorlar. Üslup, konuşurken ki hal ve hareketler hatta tekfir ederken yafta sırası dahil birbirinin kopyası gibi davranan bu karakterler aslında özgün de değiller yeni de…
ByLock veri tabanı deşifre edildikçe Gülenist fesat ve ifsat ağının da sonuna yaklaşılıyor. 14 milyon civarında yazışma deşifre edilip okundukça, vehim vesveseyle kırk yılda kurulmuş fesat kuleleri tek tek yıkılıyor. Yıkılan fesat kulelerinin altında kalacağını bildiği için giderek cinnet noktasında panikleyen Gülen, “Bir dolar ve ByLock üyeliğinin delil olarak kabul edilmesine dair yaptığı konuşmada, gizli özne olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Firavun, Ebu Cehil, Hitler, Lenin ve hatta daha beterleri olmakla yaftalıyor.
EKBER ŞAH
Ekber Şah diye meşhur olan Celaleddin Muhammed’in annesi Persli bir kadın, babası ise Babür İmparatoru Hümayun Şah’tır. 1556’da 14 yaşındayken babası ölünce yerine Babür imparatoru olmuştur. İlk zamanlar pek etkili olmayan sembolik bir imparatorken annesinin sarayda yürüttüğü Pers usulü kulis ve entrikalar ile 8 yıl sonra 22 yaşındayken bütün otoriteyi eline geçirmiştir.
1605 yılına kadar tahtta kalan Ekber Şah’ın en büyük icraatı “Dinler arası diyalog” projesidir. Hindular, Müslümanlar, Hıristiyanlar ve çeşitli putperestlerin yaşadığı tebaası için geliştirdiği dinler arası diyalog projesi zamanla hepsinin birleştiği ortak din projesine evrilmiş ve nihayetinde bir gün bütün dinlerden topladıklarını birleştirerek “Din-i İlahi” adı altında kendi uydurduğu hurafeyi din olarak ilan etmiştir. İmamI Rabbani Hazretleri’nin (Allah ondan razı olsun) büyük ve derin ilmiyle verdiği mücadele sayesinde Din-i İlahi fitnesi yayılamadan sönmüştür. Ekber Şah klasik bir diyalogcu meşrebindeydi ve savaşanı Müslümanlar’a karşı verirken yaranmak ve iyi geçinmek için Hıristiyanlar’a karşı teslimiyetçi bir muhabbeti vardı. İngilizler’in Hindistan’a nüfuz etmeye başlamasını sağlayan ilk dinamik Ekber Şah’ın Hıristiyanlar’a karşı olan bu hayranlığıydı.
Ekber Şah kendi uydurduğu hurafeyi din diye ilan ettiği konuşmasında şu ifadeleri kullanmış: “Ben bütün dinleri birleştirdim ve yeni bir yol kurdum, bu yolun adı da Din-i İlahi’dir. Din-i İlahi dışında yürüyenlerin yolu Firavun’un yoludur, Ebu Cehil’in yoludur.”
BAĞDADİ
1971doğumlu Iraklı bir imam olan Ebubekir Bağdadi Amerikalar’ın Irak’ı işgalinden sonra arkalarında bıraktıkları önemli kaos figürlerinin başında gelir. Bugün bütün dünyada liderlik ettiği DAEŞ adındaki terör örgütü üzerinden tanınmaktadır. Türkçesiyle “Getir-bırak” denilen taktikle Irak’a getirdikleri silahları ve mühimmatları Bağdadi’ye veren Amerikalılar kâğıt üzerinde çekildikleri Irak’ta bıraktıkları vekilleriyle kan dökmeye devam ettiler. Önce “Irak İslam Devleti” adıyla kurduğu terör grubunun adını 2013 yılında “Irak Şam İslam Devleti” olarak değiştirdi. 2004 yılında Felluce’de Amerikalılar tarafında tutuklanıp birkaç ay boyunca kaldığı hapishanede bugün ilan ettiği hurafelerinin temellerini tasarladı. Müslümanlar’a karşı, Batı’nın adına vekâleten yürüttüğü savaşının temel taktiği olarak, “terör örgütü” için sürekli ve ısrarla “devlet” diyor ve kendini halife olarak tanımlıyor. Bu sayede kendisine biat etmeyenleri mürtet olarak yaftalıyor ve kâfirlerden daha öncelikli hedef olarak gösterip bütün savaşını sadece Müslüman öldürerek devam ettirebiliyor. Bağdadi kendi hilafetini tanımayan Müslümanlar’ı, Firavun ve Ebu Cehil olarak yaftalıyor. Kendine biat etmeyenleri Firavun ve Ebu Cehil diyerek tekfir eden, hayatını Müslümanalar karşı savaşıp Hıristiyanlar’a yaranmaya adamış ifsat edici fesatçıların hemen hemen hepsinin yürüdükleri yollar ve adımları aynıdır. Ekber Şah, Fetullah Gülen ya da Bağdadi gibi figürler dün de vardı; yarın da olacak. Allahu âlem bu kıyamete kadar da olacaklar… İşte bu sebeple İmam-ı Rabbani Hazretleri’ni, Sühreverdi’yi, Nizamülmülk’ü ve İmam-ı Gazali Hazretleri’ni yeniden elimize almalıyız. Çünkü onlar, tıpatıp benzer düşmanlarla savaşmışlar ve nasıl savaştıklarını yazmışlar.