Neden ısrarla eğitim de iki kavramın “DİN ve TARİH” in içi boş müfredat ve kitaplarla verildiğini şimdi daha iyi anlıyoruz değil mi? Bu iki önemli kavramın içi doldurularak eğitim sistemimizin müfredatında ve eğitim kitaplarında yer alması, yeni yetişen nesillerin ALLAH’INI, PEYGAMBERİNİ ve ATALARINI tanımalarını sağlar. Milleti millet yapan kültür kodlarından olan bu iki kavramı kaynağından aslı ile öğrenir, atalarının nasıl tarih yazdıklarını, hangi başarılara imza attıklarını içselleştirmenin özgüveni ile fikri hür, vicdanı hür, irade sahibi bir toplum olur ki böyle bir toplumda etki altına alınamaz. Bu değerlere sahip bir topluma, kendi kültürlerini, emperyalist hedeflerini dayatamazlar. Dini ve milli bilgilerle donanmış bir gençliği uyuşturucu, alkol, kumar, fuhuş bataklıklarına sürükleyerek “yaşayan ölüler” haline getiremezler.
İnsanlığa yaşantı ve evrensel prensipleri ile örnek bir insan ve peygamber olan Hazreti Muhammed’i (s.a.v.) tanıyan ve örnek alan bir toplum elbette “mutlu toplum” olacağından, başka yaşam biçimlerine ihtiyaç duymayacaktır. Efendiliğe yeltenenler, bu toplumun; İstanbul’ un Fethini müjdeleyerek ümmetine bir ülkü belirleyen Peygamberlerini tanımalarını istemeyeceklerdir. Çünkü onu tanıyan ataları “İstanbul” hedefine ulaştıktan sonra hızını alamayacak kendilerine yeni hedefler belirleyerek Avrupa içlerine kadar dayanacaklardır.
Ataları, Fatih Sultan Mehmet’leri, Yavuz Sultan Selimleri, Kanuni Sultan Süleymanları, Gazi M. Kemal’i, Onun; “Çanakkale Zaferi” ile başlayan ve “İstiklal Savaşı” ile taçlanan liderliğini, emperyalist canavarlara karşı halkıyla el ele, gönül gönüle verdiği milli mücadeleyi öğrenmelerini istemezler. Gazi M. Kemal’in kastettiği “Misak-ı Milli” sınırlarının aslında nereler olduğu ders kitaplarında yazmamalıdır. Yazarsa olur mu olmaz tabii ki…
Onları tanıdıkça; atalarının genç yaşlarda aldıkları eğitim, kültür donanımı ile ne gibi başarılara imza attıklarını öğrenirler, onları örnek alarak, bayrağı bıraktıkları yerden alıp ileriye taşımak isterlerse olur mu? Tabii ki olmaz. Gençlik bu değerlerini tanımamalıdır.
Emperyalistleri anlıyoruz da bizimkilere ne oluyor? Yoksa kraldan fazla kralcı aydınlarımız mı var? İçimizdeki Modern mankurtlara dikkat etmeliyiz.
Bir insanın anası, babası, atası olduğu gibi, toplumların ve devletlerinde geçmişi, birikimi vardır. Geçmişi reddetmek ancak mankurtlaşanların normal karşılayabileceği bir durumdur. Çocuklarımız geçmişini, tarihini, dinini, bu toplumu “millet” yapan tüm değerlerini bilmelidir. Bilmekle kalmamalı değerlerine sıkı sıkıya sarılmalıdır ki; milletini, devletini geleceğe güvenle taşıma heyecanını kendisinde bulsun.
Yazımı Gazi M. Kemal’in şu veciz sözünü hatırlatarak bitirmek istiyorum: “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işleri yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”
Ama korkarım ki, geç kalmışız; mankurtlaşanlar için artık çok geç…