Sayın Cumhurbaşkanımızın Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri Töreninde açıklamasına denk geldim.

Açıklamada şunu söyledi “Ülkemizin geçtiğimiz 14 yılda yaşadığı büyük dönüşümün en zayıf halkalarını eğitim ve kültür oluşturuyor. Bu alanlarda eksiğimizi gidermeliyiz.”

Eğitim ve Kültür seviyemizin yeterli olgunlukta olmadığını ifade ediyor. Gerçekten önemli ve hassas bir konu ve detaylarının iyi okunması gerekiyor.

Sayın Cumhurbaşkanımızın sözlerine istinaden dönüp kendimize baktığımızda şu soruyu sormamız gerekiyor:

Kıymetli Dostlar,

Dünya çok hızlı dönemlerden geçiyor, Küreselleşme, çok kültürlü toplum yapısı, çok dilli eğitim, teknoloji ve sosyal medyada yaşanan değişim ve gelişmeler, hızlı bilgi transferi ile resmen dönüşümün yoğun olduğu süreçlerdeyiz. Değişime ayak uydurabilmek için sürekli kendini yenilemek ve güncel tutmak gerekiyor. Kendini yenilemeyen her şey zamana yenik düşüp kenarı atılıyor. Onun içindir ki öncelikle farkındalığı yüksek eğitimli bireylerin yetiştirilmesi gerekiyor. Eğitim beşikten mezara kadar devam eden bir süreçtir. Bu süreçte her şeyi devletten beklemek doğru bir davranış değil. Devletin vereceği eğitim dışında bizimde şahsi sorumluluklarımız vardır.

Klasik bir örnek vardır; İlköğretim dönemlerinde yaşanır; Anne, baba çocuğu yetiştirip okula gönderir, okulda çocuğunun eğitimli bir birey olmasını ister, çocuk eğitimli birey olamadığında anne baba hemen öğretmeni suçlar.

Çocuğun eğitimsizliği Öğretmen’e sorulduğunda anne baba çocuğu okul öncesi yeterince eğitememiş der. Yani herkes bir şekilde birilerinin üstüne suçu atma derdindedir.

Oysa herkes taşın altına elini sokması gerekiyor. Eğitim bir takım işidir.

Dünyada eğitim sisteminin başarılı olduğu Güney Kore ve Japonya gibi ülkelerde haftalık 7 gün eğitim sistemi vardır ve en önemli gördükleri şey ise “azim ve çalışma zekâdan daha değerlidir”.

Çok iyi bir eğitim süreçlerinden geçiyorlar ve ortalama değerlere sahip bireyler oluşuyor. Biz toplum olarak yetersiz eğitim almış sokakta binlerce aykırı tipte insan oluştuğunu görüyoruz ve bu aykırılıklarda yaşamak zorunda kalıyoruz.

Bir genç 20 yaşına kadar eğitilmediği takdirde hayatı boyunca eksik ve yetersiz bir seviyede yaşamaya mahkûm kalmaktadır.

Yaşadığı her durum ve olayda yetersiz bilgi ve tecrübeden kaynaklı büyük hatalar işlemektedir. Ayrıca kendi hayatına giren insanların hayatlarında da büyük yaralar açmaktadır.

Bundan dolayıdır ki, Eğitim ve Kültürlü bir insan olabilmek tekil değil bir toplum meselesidir. Bir insanın eğitimsizliği bazen topluma mal olabilmektedir.

“Neden Okumuyoruz” (Tıklayınız) başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Japonya’da yılda kişi başına ortalama 30 kitap düşüyorken ülkemizde içler acısı bir durumlarda olduğumuzdan bahsetmiştik.

Kendini yetiştirmiş eğitimli ve kültürlü insanların mutlaka okumayı sevdiklerini görüyoruz. Kuran’da bile Rabbimiz “Oku” emrine verdiği önemi görüyoruz.

Okumak olmazsa olmazımız. Okuyalım. İlla Okuyalım.

Eğitimli ve donanımlı bir insan olmak için ana formül okumak ve bu yolda ilerlemek.

Peki, İnsanı kültürlü olarak tanımlayabilmek için gerekenler neler?

Hadi..Kültürlü insanların özelliklerine bakalım…

Kültürlü insanlarda her zaman “Saygı” hayatlarının olmazsa olmazlarının başında gelir. İnsanların kişiliklerine karşı saygılı, her zaman naif, yumuşak ve iyilik yapma eğiliminde “verici” insan olurlar.

Küçük detaylarda boğulmaz, ufak tefek şeyler için sorun çıkarmazlar. Hayatlarında var olan insanları küçük görmezler. Daha affedici olurlar, affetmenin insan olmanın temel yapı taşı olduğunu bilirler. İnsanlara yardımcı olmayı severler, en önemlisi ise birilerini mutlu ederken kendileri de mutlu olurlar.

Yapay veya çakma durmaz bu insanlar, her zaman doğaldırlar. Nerede olursa olsun rol yapmaz, poz vermez kimseye gösteri yapmazlar. Reklam kokmazlar… Girdikleri ortamda illa görüleyim bilineyim gibi dertleri olmaz.

Yürekli insanlardır.  Kalpleri kan pompalamanın dışında işlevleri vardır. Büyük veya küçük şeyler için asla yalan söylemezler. Boş ve gereksiz konuşmaları olmaz.

Kültürlü insanların diğer insanlarla arasındaki en büyük fark ise; diğer insanların farkında olamadıkları, göremedikleri derin şeyleri görüp, bunun için yürekten üzüntü çekerler.

En önemli ve hassas oldukları konulardan birisi ise; kimseye borçlu kalmazlar. Kimseye parası veya mal varlığı yüksek olduğu için (ilave) saygı göstermezler. Ve kimseden madden beklenti içerisinde olmazlar.

Çevrelerinde kaba insanlar olmaz, insanlık tarafı gelişmiş kişilerle arkadaşlık ederler. Kendilerine iyi bakarlar, bir dükkân için vitrin ne kadar önemli ise; insan içinde beden o kadar mühimdir mantığı ile hareket ederler. Derli toplu, sağlığına dikkat eden insanlardır.

Sonsöz: Eğitimli ve Kültürlü insan olabilmek için bunun farkında olmak gerekiyor. İnsan kendisinde var olan eksikleri görebilecek enginliğe sahip ise bunu düzeltip geliştirebilecek yürekliliğe de sahiptir.

Kutsal Kitap Derki; “De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünürler.”(Zümer suresi -9 )

Allaha yaklaşanlar bilenlerdir. Bilen nefsini bilir. Nefsini bilen Rabbini bilir. Rabbini bilen İnsan-ı Kâmil olur. İslam’ın bir manasında ilimdir taklitle tam Müslüman olunmaz. Allah C.C bilenleri sever. Hz. Ali, “ilim Çin’de olsa gidip alınız” buyurmuştur.