Merhaba sevgili okur. Geçen hafta bu konuyla ilgili üç maddelik bir giriş yapmıştık. Bu hafta da günümüz çocuklarını bekleyen bu tehlike üzerinden maddeler halinde devam edeceğiz. İlk bölüm için TIKLAYINIZ

Madde 4:

 

 Çocukların bağımsızlığını kazanması gerekmektedir. Bu noktada aileler, merhametiyle hareket ederek birtakım yanlışlara düşmektedir. Bunlardan en barizi, aileler tarafından “Ne var ki bunda” diye düşünülen; “çocukla birlikte uyumak” durumudur. Çocuk, “Korkuyorum, tek yatmak istemiyorum, öcüler var” gibi cümleler kullandığında, ebeveynler kıyamayıp çocuklarını yanlarında yatırmaktadırlar. Bu durum, çocuğun bireyselleşmesine ve bağımsız hareket etme yeteneğine ciddi zararlar vermekle birlikte, özgüven problemleri ortaya çıkarmaktadır. Çocukla, ne olursa olsun birlikte yatılmamaya gayret edilmelidir. Tek başına yatması noktasında desteklenmelidir. Baktınız olmuyor, muhakkak profesyonel bir destek alınmalıdır.

 5 –  En çok düşülen yanlışlardan biri de çocuğun belli bir yaşa gelmesine rağmen “tek başına duşa girmesine” izin verilmemesidir. Şu örneklerle karşılaşıyorum; “12 yaşında bir erkek çocuğu, hâlâ annesi yıkamakta.” Bu, çocuğun cinsel, mahremiyet ve kişilik gelişimi açısından çocuğa, çok büyük darbedir. Çocuk, anasınıfına kadar, kendi ihtiyaçlarını kendi karşılayabilecek gibi yetiştirilmeli; ilkokuldan itibaren de sorumluluk noktasında işlerini kendisi halletmelidir. 4-5 yaşında ayakkabısını kendisi bağlayan, çoraplarını kendi giyen, elbisesini kendisi giyen çocuğun gelişimiyle, bu ihtiyaçları ebeveyninin karşıladığı çocuğun bedensel, zihinsel, psikolojik gelişimi arasında dağlar kadar fark vardır. Bu yaşlarda, ihtiyacını kendisi karşılamalı ve çok mühim bir mesele olan banyo meselesini de (size küçük gibi gelse de) ilkokuldan itibaren kendisi gerçekleştirmelidir.

6 – Çocuk ile ebeveynlerin ilişkisi düzeyli seviyede olmalıdır. Özellikle ergenlik döneminde aileden farklı bir mod algısına giren çocuğun girdiği moda ayak uydurmaya çalışılmalı, çatışma yaşanıyorsa da düzeyli bir şekilde yaşanmalıdır. Bazı ebeveynler, bu durumlarda ceza vermeyi, öfkeyi ifade etmeyi fazlasıyla abartıp işi şiddete kadar götürmektedir. Örneğin yine yaşadığım bir vakada; çok sert bir baba, kızıyla iletişim kurmayı geçtim, ağır cezalar ve dayaklarla sürekli kızı üzerinde baskı uygulamaktaydı. Bir süre sonra kızı, babasından yola çıkarak, tüm erkeklerin böyle olduğu düşüncesine kapılıp huzuru kendi cinslerinde bulmaya çalışmıştı. Erkeklerle arasına mesafe koyan bu tutum, onu hemcinsinden hoşlanmaya kadar götürdü. Beni daha hiç tanımamasına rağmen, benimle konuşurken bana bile tepkiliydi. Böyle bir durumun tam tersine de şahit olmuşluğum vardır maalesef. Erkek bir ergenin annesiyle ciddi sorunlar yaşayıp kendi cinsine yönelmesi ve bunu açıkça ifade etmesi, ailenin karşısına kabul edilemez ve dünyalarının yıkılmış bir vaziyet almasına sebep oldu. Bu nedenle ilişkileri normal düzeyde tutmak, verilen cezalarda ölçülü olmak, çağın çok değiştiğini ve çocukların bir şeyleri ifade ederken çok farklı ettiğini fark edebilmek, çocukla iletişim kurma noktasında çok önemlidir.

Bu konu, hassas olması nedeniyle dikkat edilmesi gereken hususlar oldukça tedirgin edicidir. Geçen hafta dediğim gibi, pazar pazar canınızı sıkmak istemem; ama durum bunlardan ibaret. Doğru bildiğimiz noktalar, maalesef ki kendimize, çevremize ve çocuklarımıza ciddi zararlar verebilmekte.

Allah, doğru yolu gösterip doğru yolundan ayırmasın inşaallah. Haftaya bu konunun “Aile içi sınırlar, roller ve sosyal medya” noktasına değineceğim inşallah.

Selam ve dua ile…