Gel! Ufukların ötesinden koşarak gel!

Gel! Manâ âleminin doruklarına gel!

Gel, ebediyete uzanan ellerinle gel!

Gel, Mevlâ’ya niyaz eden dillerinle gel!

Gel ki, sana hakîkat âlemi açılsın,

Gel, gönül ışığın kâinata saçılsın!

Gel de, gümüşten ibriğin döksün suyunu,

Altın misâli parlatsın abdest uzvunu…

Al al ibrişim olsun soluk yanakların,

Allah’a uzansın nur saçan dudakların!

Bir çağrıdır bu, ta ötelerin çağrısı,

İnananların sadece budur arzusu.

Köhne dünyanın gülücüğüne aldanma,

Sarmaşık dallar misâli sarılıp kalma!

Âh edersin bir gün, dostun olacak sanma,

Gel de onun tuzaklarına sakın kanma!

Kulağın açasın “Diriliş Çağrısı”na,

Özünü veresin Rabbinin arzusuna,

Hak âşığı misâli gözyaşı dökesin,

Sardığın “çile”leri bir bir eğiresin!

“Diriliş”tir bu, Hakk’a kul olmanın adı,

Yaşandıkça alınır muhabbetin tadı,

Dâim gönlünde olsun O Rahmân’ın yâdı,

Gelecektir sana bir gün Rabb’inin vâdi.

“İslâm’ı yaşamak hayattır” bilesin sen,

Ömrünü bu nimetle tezyîn edesin sen!

Zalimlere “dur” demeyi öğrenesin sen,

Kardeşinle “bir ve beraber” olasın sen!