Referandum sona erdi. Şükür, az farkla da olsa gaye hasıl oldu ama sonuçlar çok ders verici! İlerde teellüme ram olmamak için hem teemmül hem de tefekkür etmeyi gerektiren türden. Zira bu süreçte %50’ye yakın bir kesim, bir cephede buluşmuş görünüyor. Bu %50’nin yarısı, “ideolojik sebepler”le bağlı bulunduğu partisinin söylemlerine sarıldı ve getirilen düzenlemenin içeriğine bakmaksızın hayır, dedi. Yaklaşık %8’lik bir kesim “alışıldık etnik aidiyetler”le hareket etti ve hayır, dedi. Peki Türkiye’de yapılan seçimlerin kaderini belirleyen o %15’lik kesim neden hayır, dedi? Asıl mesele burada!
Kuşkusuz bu % 15’in içerisinde MHP’deki iç çekişmelerde yaşanan savrulmaların rolü var ama özellikle etüt edilmesi gereken en az %10’luk bir seçmen kitlesi var ki bunların neden hayır dediğinin iyi anlaşılması, ülkenin geleceği açısından ehemm-i mühim. Çünkü bu dinamik kitle, ülkemizde yapılan her seçimin kaderini belirlemek gibi ayırt edici bir özelliğe sahip.
Sosyolojik analizler yapıldığında seçmen kitlesinin çok çeşitli saiklerle hayır dediği ortaya çıkıyor. Peki sözünü ettiğimiz bu “dinamik seçmen” aslında neye hayır, dedi? Bazılarını not edelim…
Genel olarak Ak Parti’nin izlediği ve seçmenin kendisine pek de ak gelmeyen kimi politikalarına hayır, dedi.
Seçim sürecinde üretilen bazı söylemlere ve bunların neden olduğu endişelere hayır, dedi. (Karatepe örneği gibi.) Haddizatında bu halk oylaması süreci, muhalefetin çok ciddi dezenformasyonuna sahne oldu. Bu manipülatif ortamın ortaya çıkan sonuçta, kısmi bir etki yarattığı münakaşaya mahal bırakmaz.
Ülkede yükselen milliyetçi söyleme hayır, dedi.
Yükselen muhafazakarlığa karşılık gerileyen İslami duyarlığa hayır, dedi.
Sistem değiştiğinde temerküz edecek olan gücün yaratacağı olası endişelerin zerkettiği psikolojiye hayır, dedi.
FETÖ ile mücadelede izlenen yöntemlere ve bürokrasinin pervasızlığına hayır, dedi. En başından beri FETÖ ile mücadelede uygulanan metotların yarattığı toplumsal tepkimelerin sandığa bir faturasının olacağını, bu operasyonun ne yazık ki kendi mahallemizde cereyan ettiğini, FETÖ topunun hep kendi ceza sahamızın içinde dönüp durduğunu ve yapılan hataların da kalemizde gol olarak tezahür ettiğini anlatmaya çalıştık. Elbette hükümet devleti, bu hain çeteden temizlemek için risk almak yerine, tabiri caizse kelle alıyor. Amma velakin bu keskin tavır, bir bedele rücu ediyor. Hasılı Ak Parti, bağımsızlığa halel gelmemesi ve devletin selameti için kendini feda ediyor, görünüyor.
Bir başka dikkat çekici nokta da genç seçmenin ekseriyetinin hayır demiş olması. Bunun sebebi ise gençlerin yaşlılara göre daha analitik düşünmeleri ve politik hataları tolere etmede, yaşlı seçmene nazaran daha az deneyimleri ve lojistikleri olması. Gençlerin ülkenin dolayısıyla partilerin de geleceği olduğu düşünülürse buraya iyi çalışmak gerek!
İki yıl sonra çok önemli bir seçim var ve benim iddiam şu ki; bu yeni sistem en çok CHP’ye yarayabilir. Bazı CHP’liler ömürlerinde görmediği iktidarı, doğru şeyler yaparlarsa bu yeni sistemle elde edebilirler. Söz gelimi CHP’liler, halk oylaması sürecinin başlarında çok mutedil bir dil kullanırlarken sonradan sonraya bazı vekillerinin yaptığı “öze dönüş” hareketi, kararsız pek çok AK Parti seçmenini mobilize etti. Bu netice delalet ediyor ki Ak Parti, gerekli dersi çıkarmazsa getirilen bu iki aşamalı seçim sistemi, CHP’yi hiç olmadığı kadar iktidara yaklaştırabilir.
Baki selam…