Derler ki, eski Atina da, çalışmak kölelerin yaptığı iğrenç bir işti ve seçkin sınıf, tembelliğin fildişi kulesinde bedava yaşardı…
CHP, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu organizasyonun ilk kurduğu parti olması hasebiyle, devletin bütün kurum ve kuruluşlarına köklü bir şekilde yerleşti.
Devletin kurum ve kuruluşlarının eliyle Milletin tüm maddi ve manevi imkânlarını uzun yıllar kullandı.
Tıpkı Atina’nın seçkin elitlerinde oluşan, ‘Çalışmak kölelere mahsus ve iğrenç bir meslektir’ mantığı, 10. Yıl marşı sürecinde, oluştu ve bunu içselleştirdiler.
Devletin tepesindeki erk ve onun etrafında, devlet eliyle milletin imkânlarını bedava kullanan yağlı elit tabakanın (Halkın) gözünde ‘Millet’ tıpkı eski Atina’da olduğu gibi, yaşam biçimi ve inançları ile iğrenç birer köleydi. Çalışmak kölelere, yemek efendilere mahsustu.
Nesiller değişse bile, CHP’ de değişmeyen bu zihniyet, bilinçaltlarının derinliklerinden gelir.
Tıpkı İsmet İnönü’nün kızında, Konya milletvekillerinde, referandum sürecinde, kindar ve anarşistçe çıktığı gibi…
Vaz geçemeyecekleri en önemli özgürlükleri tembelliktir.
Referandum sürecinde tenezzül edip 18 maddelik değişikliği okumadılar bile…
Dışarıdan aklen fikren ve maddi finansa açık olmalarının temelinde, özgür tembellikleri ve içselleştirdikleri bedavacı hayat yatmaktadır…
Artık bu ‘seçkin tabakanın’, kutsal tembellikleri ve mübarek bedava hayattan öte kıymet verebilecekleri, uğruna ölümü göze alabilecekleri hiçbir kutsalları kalmamıştır. Ülke ile ilgili ileriye dönük projeler üretmeleri bu sebeple imkânsızdır.
Türk Solu, bu zihniyete sürekli taze kan sağlayan bir ideolojik malzeme olarak kullanılmıştır.
Başlarına Lenin gibi bir lider gelse bile CHP’nin kurtarılması imkânsızdır vesselam…