Ülkemizde birçok konuda insanlar önyargılı, peşin hükümlü, acımasız ve karşıdakini dinlemeden, ne dediğini düşünme gereği duymadan ve yüzlerine bakmadan öldüresiye vuruyor.

Son günlerde yine gündemi fazlasıyla meşgul eden tarikatlar kapatılsın repliği artık bu cümleyi kuran insanları benim gözümde “denizhıyarı” yaptı. Allah, elbette onu da bir sebep üzerine halk etti evet ama bazı özellikleriyle bahsettiğim insanları anımsatır oldu.

Daha önce de mevzusu bu olan bir yazı üzerinde dile getirmiştim. “Tarikatlar kapatılabilecek bir şey değillerdir” başlığıyla “Tarikatlar, İslam toplumunun emniyet supaplarıdır. Bir kişi dini için çeşitli gayretlerle bir tarikata mensup olur. Bir tarikata tabi olmayanlar da çeşitli sebeplerle olmayabilir. Ne birisi doğrudur diğeri yanlış ne de diğeri yanlış öbürü doğru. Her ikisi de özgür iradeyle karar verilmiş gerçekliktir.”

Toplumumuzda maalesef öyle insanlar var ki tarikat usulünü, tarihini, geleneğini, neden oluşmuştur, nasıl oluşmuştur, nasıl yürür, neler yapılır bırakın tarikat kelimesinin anlamını dahi bilmeden aslında neye karşı çıktığından da habersiz saldırır ve sadece “İstemiyorum” der.

Kökten ret maalesef ki kötü bir haslet. Bilmeden, anlamadan, dinlemeden reddetmek radikalizmin başka bir çeşididir.

Önemli olan tarikat mensuplarının da bir tür imtihan içinde olduğunu bilmek. Hatta onların imtihanlarının herhangi bir iddiaya sahip olmayan diğer insanların imtihanından daha da çetin olacağını bilmek onları eleştirirken de onları överken de ölçülü olmak çok önemlidir.

Bu durum sadece tarikatlar için de geçerli değil elbette. İmam hatip mevzusu açılıyor; kapatılsın, birkaç iyi niyetli insan bir araya gelip dernek kuruyor; kapatılsın, hafız yetiştirmek için açılmış olan kuran kursları kapatılsın vs. vs… İslam’a, insana, topluma hizmet eden ne varsa kapatılsın ilk cümle. Kapatılsın sonra neden kapatılacağını konuşuruz ama ilk olarak kapatılsın.

Yani bir tarikat mensubunun, bir imam hatiplinin, bir vakıf temsilcisinin hatası varsa bu konuşulabilir, eleştirilir. Düzeltir ya da gereği yerine getirilir ama bir yanlış yapandan dolayı içinde bulunduğu topluluk, kurum, kuruluş, yol, gönül birlikteliği ortadan kaldırılmaya çalışılmaz. Bu mümkün de olamaz.

Allah’ın verdiği beyni düşünmek için, Allah’ın verdiği gözü görmek için kullanmayan; sadece ağızlarının söylediğiyle amel eden insanlar hiç kusura bakmasınlar ama Allah’ın bu nimetleri hiç vermediği denizhıyarlarına benziyorlar.