Pensilvanya’da hastalıktan kırılan iblisin yeniden bir darbe teşebbüsünde bulunamayacağına dair o kadar kuvvetli bir inancımız var ki, herkes “Bir daha kalkışma olsun, o zaman teslim almak yok, vuruşa vuruşa darbecileri yok ederiz” şeklinde esip gürlüyor.
15 Temmuz sabahına kadar hiçbirimiz “her konuşmasında ağlayan, sünepeliği ve korkaklığıyla tanınan” birisinin böylesi korkunç kanlı bir darbeye kalkışabileceğine ihtimal vermezdik. Oysa ki, yüzlerce general, albay, yarbay, emniyet müdürü, vali, kaymakam, hakim, savcı ve öğretmenden oluşan bir cinayet şebekesinin milletimize nasıl birikmiş büyük bir öfkeyle saldırdığına şahit olduk.
Fetullah iblisini daha 1990’larda İslam dünyasına “rol model olarak” pazarlayan Rand Corporation‘ın, ABD Savunma Bakanlığı için hazırladığı raporda düşük rütbeli subaylarla “yeni bir darbe ihtimalinden” bahsetmesi bu açıdan hiç şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olanı, hala darbenin dini bir oluşum görüntüsü veren örgüt tarafından kurgulanıp, doğrudan ve “sadece” Fetullah’a biatlı militanlar tarafından gerçekleştirildiğine inanmamız. Eğer 15 Temmuz’u “tek başına” çarpık bir dini anlaya sahip ve süreç içerisinde terörize olan bir örgütün yaptığına inanır, darbeden sonra kurulacak iktidarda görev alması muhtemel yapı ve insanları bu sürecin dışında tutarsak, tam da Pentagon’un istediği şeyi yapmış oluruz.
60 DARBESİNİ DE “DÜŞÜK SUBAYLAR” YAPMIŞTI
1960 darbesini, “37 düşük rütbeli subay” yapmış, orduda meşruiyeti sağlamak için Org. Cemal Gürsel’i sonradan başlarına geçirmişlerdi. Başbakan’ı ve bakanları idam edebilecek kadar gözü dönmüş eylemlerini meşrulaştırmak için ise Atatürkçü akademisyenlerden destek almışlardı.
Hatırlayalım; darbeyi ve kendilerini aklamak için başvurdukları isimler kimlerdi? İ.Ü. Rektörü Sıddık Sami Onar, Atatürkçü Düşünce Derneği Onursal Başkanı Hukukçu Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, laiklik için savaşılması gerektiğini söyleyerek darbenin hukuka uygun olduğu “fetvasını” veren Tarık Zafer Tunaya, darbe anayasasını hazırlayan Muammer Aksoy, İslam’a ve Hz. Muhammed’e (sav) yönelik çirkin saldırıları bazı Kemalistlerin bile tepkisini çeken İlhan Arsel… Liste uzayıp gidiyor.
Görüldüğü gibi, bir darbeyi yapmak için “askerler” sadece milleti bastırmada kullanılan bir “enstrümandan” başka bir şey değildir. Asıl gerekli olan, Batı’yla ilişkileri kotarabilecek, darbeden sonra kurulacak siyasi yapıyı şekillendirip, yeni bir anayasa ile hukuki altyapısını hazırlayacak ekibin oluşmasıdır.
Böylesi bir kadro şu anda var mı? Var. Siyasi örgütleri ve ittifakları var mı? Var. Hala askeriyede farklı ideolojik yapılarda, kimisi NATO’cu, kimisi Avrasyacı olan, fakat asla Türkiyeci olmayan hizipler var mı? Var. Medyada her gün felaket tellallığı yapan, yalan haberlerle kaotik bir ortam oluşmasına gayret edenler var mı? Var. Öyle ise darbe tehdidi neden ortadan kalksın?
ERDOĞAN GİTSİN KOROSU
Böylesi bir tehdit ancak olağanüstü hal ve KHK’larla darbe yanlılarının kurumlardan tasfiyesiyle ortadan kaldırılabilirdi. Hükümet de, yaklaşık dört yıldır bunu yapmaya çalışıyor.
Kim engel oluyor? Darbeye tiyatro deyip, “asıl darbe 20 Temmuz’da OHAL ile yapılmıştır” diyen kim? “Ben Başbakanlıkta kalsaydım darbe olmazdı” diyen kim?
KHK’yla atılan darbecileri acındırmak için haberler, makaleler yazanlar kim? Çocukları HDP tarafından dağa kaçırılan anaların feryadına kulaklarını kapatıp, FETÖ’cü darbecileri aklamak için ekranları mesken tutan milletvekilleri, akil adamlar kim?
Kürtçüsünü, İslamcısını, Kemalist’ini, komünistini “Erdoğan gitsin” korosunda buluşturanlar kimse, işte yeni darbe heveslisi onlardır. Emir erleri de vazife almak için hazırolda bekliyor.