“Çok güçlü, çok büyük” dedikleri ABD’nin hali şu: Trump diyor ki; “Doların güçlü olması lazım.”, Amerikan Merkez Bankası diyor ki; “Güçlü ve pahalı dolar ticaret için iyi değil.” Trump’ın Maliye Bakanı diyor ki; “Rusya ve Çin ile işbirliği yapılması lazım.” Başka bir bakan da diyor ki; “Çin ABD’yi işgal edecek.” Başka bir bakan da diyor ki; “Rusya’dan uzak durmak lazım…”

Bütün bunlar konuşulurken Trump, Twitter’dan başka bir şey söylüyor, Beyaz Saray’daki açıklamasında kendi yazdığı Twitter mesajını inkâr ediyor.

Kimin ne dediği belli değil.

İşte “Büyük” dedikleri Amerika bu.

Trump diyor ki; “PKK’ya silah vermeyeceğiz.” Pentagon diyor ki; “PKK’ya silah vermeye devam edeceğiz.” Beyaz Saray Sözcüsü diyor ki; “Kürt savaşçılar DAEŞ’e karşı savaşan bizim ordumuz.”, ABD Dışişleri diyor ki; “YPG Afrin’e giderse desteğimizi keseriz.”

Kimin ne dediği belli değil.

İşte büyük dedikleri Amerika bu.

“Hollywood Efect” diyorlar buna, Hollywood etkisi yani. Memleketin içinde kendine “Profesör, gazeteci, yazar, sanatçı vs…” diyen başıboş köksüz savrukların geldiği gaz kuru gürültü. O kadar da güçlü ve büyük bir ABD yok artık bu dünyada. Onlar ABD’den korkarak uyudukları yataklarında titreye dursunlar sadece bir şeye dikkatinizi çekeyim.

Türkiye’nin Cumhurbaşkanı konuşuyor, gittiği her ilde onu dinleyen millet, “Bizi Afrin’e götür” diye bağırıyor. Cumhurbaşkanı ise “Şimdilik ihtiyaç yok, ihtiyaç olursa ben en önde yürüyeceğim beraber gideriz” diyor. Şunun yüzde biri için milyar dolar harcayan ama bir türlü eteğini toplamayı başaramayan ABD’ye, “Çok güçlü, çok büyük” diyen korkakların nesli tükeniyor. Şunun şurasında bir avuç kaldılar. Yarın değilse birkaç sene sonra itibarsız kalıp çürüyüp giderler çok ciddiye almayın.

Burseya Dağı’nda bayrağı üç kere öpüp zirveye diken askerin kalbindeki güç, yüreğindeki cesaret, gönlündeki iyi niyet, yolundaki tarih ve araksındaki dua ABD’yi de kiraladıkları leşleri de dizlerinin üzerine düşürüp zelil edince kimin çok güçlü olduğunu görürsünüz…