Bu soruya anne ve babaların vereceği cevabı tahmin etmek zor olmasa gerektir. Ama yapıyoruz işte. Bilerek atıyoruz, hiç düşünmeden.. Sırf kendi rahatımız için çocuklarımızı tehlikeye atıyoruz.
Gündelik hayatta çeşitli vesileler ile çocukların bulunduğu ortamlara giriyoruz. Ve görüyoruz ki ya çocuklar belli bir alışkanlık üzere ebeveynlerden ısrarla cep telefonlarını istiyorlar ya da onlar ellerine tutuşturuveriyorlar. Sadece dışarıda değil ev ortamında da bunun böyle olduğunu bilvesile görüyoruz.
Burada mevzu etmeye çalıştığım asıl mesele çocukların cep telefonlarıyla muhataplıklarından öte cep telefonu vesilesi ile geleceklerine ve dahi toplumumuzun temeline kurulan tuzaklardır.
Çocuklarımız “Youtube” kanalı üzerinden muhatap oldukları videolardaki sakıncalar eğitimcilerin üzerinde dikkatledurmasını gerektiriyor. Birkaç örnekle tespitimi temellendireyim.
Bir baba iki çocuğu ile birlikte evinde video çekiyor. Konu çok saçma. Yani hiç kimseye hiçbir faydası yok. Baba kendisini streç film ile mumya gibi sardırıyor. Sonra içinden çıkmaya çalışıyor. Arada bir de “Kanalımıza abone olmayı unutmayın!” diyor.
Başka bir anne kızı ile evdeki mahrem hallerini çekim yapıyor ve yataktan kalkarken ve saçlarını tararken videolarını paylaşıyor. Pijamasının renginin güzelliğinin, radyodaki çalan müziğe ne kadar güzel oynadığının beğeni butonu ile beğenilmesi ve paylaşılmasını istiyor. Daha köşemizin edebine mugayir bir çoketvar ile evlerimizin misafiri oluyor. Peşine yine “Kanalımıza abone olmayı unutmayın!” diyor.
İlk etapta çok sevimli ya da masumca durabilir. Bir miktar para da kazandırıyor olabilir. Ama bir kız veya erkek çocuğun anne ya da baba gözetiminde mahremiyet sınırlarını sonuna kadar aralayarak meşruiyet kazanması ne büyük bir tehlikedir.
3-15 yaşlarında her halini dünyanın seyir ve beğenisine açmanın herhangi bir mahsurunun olmadığını öğrenen çocukların sonradan oluşturacağı toplum yapısını düşünebiliyor musunuz?
Bizzat doğal ortamlarda yapılan acayip acayip videoları seyreden çocukların özenti ile aynı yoldan yürümesi kaçınılmazdır. Bizler Müslümanız ve dinimizin bize emrettiği ölçülerde yaşarız, yaşamamız gerekir. Çocuklarımızı da bu düstur üzere yetiştirmemiz icap eder. Çocuklarımızın ellerindeki bu tehlikeli virüse bir anti virüs geliştirmez isek tehlikenin boyutları bu köşeye sığmayacak kadar büyüktür, bizden söylemesi… Allah’a emanet olun!