Kitap, kültür ve eğitim meselesi üzerinde kafa yoran, risk alan, irade ortaya koyan herkese, her kuruma karşı derin bir muhabbet besleriz. Kitabı ve kitabî olanı hayatımızdan çekip aldıkları günden bu yana –elbette harf inkılabı denen şuursuzluğu kastediyorum- estetik, bilim, kültür meseleleri konusunda düşünce üretemiyor, söz söyleyemiyor; sürekli yalpalayıp duruyoruz.
Oysa biz, “ikra” medeniyetinin çocuklarıyız.
“İkra” yani “oku” emrinin…
İlahî Kudret, ümmî Peygamberine ilk olarak “ikra” emrini verdi. Bu emirden kasıt, sadece Kitabı okumak değil elbette: “İnsanı, tabiatı, fıtratı vs. oku!”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Millet Kıraathanesi” müjdesinden bu yana şahsen ben çok heyecanlıyım. İçi dolu veya boş, hiç mühim değil. Bu bir irade beyanıdır. Kitapla insanımız arasında açılan makasın yeniden kapatılmasına yönelik önemli bir adımdır…
İlk duyduğumda “Millet Kütüphanesi”nin banisi Ali Emiri Efendi’nin ruhuna bir “Fatiha” gönderdim…
Parti logosu ve şahıs ismini kaldıralım.
Bu proje başka bir siyasi görüşün seçim programının içinde dahi olsaydı aynı heyecanı duyardım.
O yüzden “Millet Kıraathanesi” meselesini kekle, meyve suyuyla, tatar böreğiyle filan sulandırmaya kalkışmak ayıptır, günahtır.
İletişim araçları ve sosyal medya, kitapla aramızdaki mesafeyi çok açtı. Doğru bilgiye ulaşma konusunda gayretimizi azalttı. Bu “Eski Türkiye”nin başarısıdır! Eğitim çağından itibaren çocukları ve gençleri sokağa, internet kafelere, kahvehanelere terk ettiren siyaseti onlar üretti, uyguladı. Bu projenin temeli ise Cumhuriyet döneminde atıldı. İnternette kısa bir gezinti yapın, bizzat rejim eliyle kurulan ve işletilen “Bira Bahçeleri”ne ait bilgi ve fotoğraflara ulaşabilirsiniz. Kuruluş felsefesini kitap ve okumak üzerine kuran Köy Enstitüleri’ne rağmen CHP ideolojisinin başı kitapla ve bilgiyle hiç hoş olmamıştır. Türkiye’de kitap ihtiyaçlar listesinin 235. sırasında olmasına rağmen bu ‘kadim’ siyasi hareketin kitaba karşı duruşu hastalıklıdır…
Hakikat bilgisinin temeli bilgi, bilginin kaynağı ise kitaptır.
İnsanlık, medeniyet birikimini geleceğe kitapla taşır. Bu taşıma görevinin en önemli araçlarının başında ise kütüphaneler ve aslî görevini yürüten kıraathaneler gelir.
Güçlü medeniyetler kütüphaneleriyle övünür…
Kitaba düşmanlık elbette CHP ile başlamamıştır. İnsanlık tarihinin ilk çağlarından itibaren kütüphaneler ve kitaplar her zaman tehlikeli görülmüş, ya düşmanlar eliyle veya rakip ideolojiler tarafından yakılıp, yok edilmiştir. İran Kütüphanesi, M.Ö. 330 yılında İskender’in emriyle yakıldı. Yangında Zerdüşt öğretinin kutsal kitabı Avesta da yok oldu. Sibilli Yazıtları, M.Ö. 75 yılında Apollon tarikatı rahipleri tarafından yakıldı. İskenderiye Kütüphanesi M.S. 490’da Romalılar tarafından yok edildi. Bağdat Kütüphanesi, M.S. 13. yüzyılda Moğol barbarları tarafından yakıldı, Dicle Nehri günlerce mavi mürekkep aktı. Endülüs-Emevi Kütüphanesi’ni İspanyollar
Katolik Engizisyon Mahkemesi’nin kararıyla yok etti. Ruslar yaklaşınca Berlin Kütüphanesi bizzat Hitler’in emriyle yakıldı. Son olarak… Musul Kütüphanesi 2015’te DAEŞ tarafından önce yağmalandı, sonra bombalandı, ardından da yakıldı.
Şimdi böyle bir dünyada, insanın yüzünü kitaba döndürecek bir irade ortaya konuluyor. Bu irade milleti kucaklamak iddiasıyla yola çıkan başka bir siyasi figür tarafından alaya alınıp, basitleştiriliyor. Siyasete malzeme yapılıyor.
Kendilerine –kendilerince- ‘çağdaş’, ‘modern’ gibi sıfatlar yakıştıran ideoloji ve siyaset çevrelerinin, ‘gerici’, ‘yobaz’ ve ‘köylü’ diye küçümsedikleri bir siyasi hareketin bu ve benzeri projeler karşısındaki çaresizliği ve acizliğini iyi okumak gerekiyor.
Fazla uzatmayacağım. Bir-iki hatırlatmada bulunup çıkacağım…
Dünyanın gelişmiş ülkelerinde kitap okuma alışkanlıklarına baktığımızda; Japonya’da her 100 kişiden 14’ü, Fransa’da 21’i, Amerika’da 12’si düzenli kitap okurken, bu oran Türkiye’de 10 bin kişide 1’e kadar düşüyor. İnsanımız günde ortalama 6 saatini ekran karşısında geçiriyor. Okumaya ayırdığımız süre ise yılda sadece 6 saat. Gençlerimizin yüzde 70’i maalesef hiç kitap okumuyor.
Çok şükür kütüphane zengini bir milletiz. Ülkemizde 30 bine yakın kütüphane var. 1 Milli Kütüphane, bin 140 Halk Kütüphanesi, 552 Üniversite Kütüphanesi, 28 bine yakın örgün ve yaygın eğitim kütüphanesi var. Bu kütüphanelerimizde çok önemli kitaplar bulunuyor.
Beştepe Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 5, tarihi Rami Kışlası’nda 7 milyon kapasiteli kütüphaneler de bitmek üzere.
Büyük kütüphaneleriyle övünen milletimiz, kitabı “Millet Kıraathanesi” ile mahallesine kadar getirenleri elbette destekleyecek. Çocuklarının sokaktan, kahvehaneden kurtulmasını elbette isteyecek.
Aslında temel soru şu: CHP ama özellikle ‘Tatanka’ şairi (!) Muharrem İnce kitaba ve kitabî olana neden karşı?