Mazisiyle ilgili çok fazlaca şeyin bilinmediği 31 Mart seçimlerinde etrafa gülücük saçan CHP adayının son dönemlerde sergilediği tavırlar, beden dili aslında çok ciddi bir endişenin göstergesidir…

Belki kendisi de geçmişinin bu denli ortalığa saçılabileceğini hesaplamadı; ya da çok rahat söylediği yalan ve iftiraların bu denli bir hızda çürütülebileceği gerçeğini… Oysa daha önceki yazılarımda da vurgulamaya gayret ettiğim çok temel bir hakikat var; “En büyük güç şeffaflıktır” diye…

CHP’nin adayı daha en başından bir “tiyatro”ya hapsetti kendisini ve şeffaflığın o sihirli gücünden de istifade edemedi… Zira 31 Mart’ta belli oranda yakaladığı o “sahte büyü” de çok ciddi anlamda tehdit altında…

31 Mart seçimlerine giderken, “Nasıl olsa zaman dar, insanlar anlayana kadar ben koltuğa oturmuş olurum. Ondan sonra da beş yıl garanti. Sonrası tufan…” diye düşündü sanırım CHP’nin adayı ya da ajansı…

Öyle sanıyorum ki seçimlerin iptal edilmesinden dolayı rahatsız olmasının en temel sebebi de bu hakikat…

Ajansın direktiflerini sakin sakin uygulayan aday gitti, yerine sağa sola öfkelenen biri geldi. Oysa 31 Mart sürecinde en ağır eleştirilere bile gülücükle karşılık veriyor hatta eleştiren teyzelerin, amcaların boyunlarına sarılıyordu. Sağ seçmen üzerinde de bu özelliği belirli bir oranda tesir yaptı sanırım…

Hakikatlerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi çok önemli bir huyu vardır… Aslında daha önce tanıyan birçok kişiden duyduğum, “Agresif yapılı birisidir” değerlendirmeleri artık herkesin görmeye başladığı gerçeklere dönüşüyor… Oysa iki ay önce bunları ifade etmeye çalıştığımızda en yakınımızdakiler bile itiraz edebiliyordu…

CHP adayı artık saldırma porsiyonundan savunmaya geçen bir noktaya da evrildi… Bu durum bir aday için çok önemli bir kırılma… Öfke, aslında ciddi bir özgüven kaybının da işaretidir…

Bir siyasetçi için “öfke” çok ciddi bir sorundur; hele de bir seçmene dönükse bu daha da ciddidir… Muharrem İnce’nin gereken desteği almamasının en önemli sebebini hatırlayın, bir polis memuruna yaptığı o hakaretleri mesela… Şimdi CHP’nin yeni adayı da hızla o tarafa doğru evriliyor…

Neticede bir tiyatro mutlaka belirli bir aşamada gerçeğe yenilecekti; öyle de oldu… Bir “oldubitti” yaşatacaklardı ama “hırsızlık” deşifre olup, seçim de yenilenince, oyunun siklet merkezi çöktü…

Söylediklerinin “yalan” olduğunu en iyi bilen yine CHP adayının kendisidir sanırım, paniğin en önemli sebeplerinden biri de budur; “ya tutmazsa” korkusu…

Ayrıca kimsenin yemesine içmesine karışacak değiliz… Lakin “Suyu görünce balık, yarı görünce tilki” uyanıklığıyla âlem masasını gömüp iftar masasını öne çıkarmak, seçmene karşı ciddi bir yanıltmadır. Oysa inanarak yapıyorsan, yaşadığın her şeyi göğsünü gere gere yansıtmalısın…

Siyasette herkesi kucaklamak, herkesin yaşadığını yaşamak değil, yaşananları tahammülle/saygıyla karşılamaktır… Sanırım yanlış anlaşılan yer de burası…