Eskiden, toplumu eğlendirmek için çalıp söyleyerek oynayan kişilere çengi ve yine insanları güldürmek için türlü maskaralıklar yapanlara da soytarı denirdi.
Şimdilerde bu türden meşgaleleri olanlara topyekûn ‘sanatçı’ deniyor.
*
Ne büyük yanılgı ve ne kadar büyük bir ayıp!..
Bu tanımlamaya daha en başında gerçek sanatçıların itiraz etmesi gerekirdi lakin; sahici manada sanatla iştigal eden kimseler, tuhaf bir biçimde sessiz kalarak bu nitelemeyi bir nevi onaylamış oldular.
*
Maksadım çengiliği ve soytarılığı küçümsemek değil elbette.
Hatta vereceğim örnekler nedeniyle onlara haksızlık edilmiş olması bile ihtimal dâhilinde.
*
Sözü, birtakım şarkıcılara ve gösteri oyuncularına getirmek istediğimi tabii ki anladınız.
İşbu şarkıcı ve şovmen eşhasa, esasen ‘sanatçı’ denilemeyeceğini vurgulamak istediğimi de anladınız şüphesiz.
*
Eskiden çengiler ve soytarılar, günümüz muadillerinden çok daha nitelikli işler yapmalarına rağmen tabir caiz ise boğaz tokluğuna çalışırlardı.
Yedikleri hakaret ve uğradıkları aşağılanma da cabası…
Günümüzde aynı işi yapan malum kişiler ise eşek yüküyle para kaldırıyorlar.
*
İşleri şarkı söylemek ve insanları güldürmek için maskaralık yapmak olan adı ‘sanatçıya’ (?) çıkmış kimi özneler, kendilerine verilen bu haksız unvanın sağladığı avantajlar nedeniyle olsa gerek, bir hayli şımarıkça davranıyor; hatta bunu kendilerine hak olarak görüyorlar ne yazık ki…
*
Bunlar da eskiden olduğu gibi, kendilerine has bir gettoda yaşıyor ve ‘sanatçılığın’ nimetlerini tepe tepe kullanıyorlar.
Çoğunluğu, ciddi bir platformda, dünyadaki ve ülkedeki gelişmelere dair adam gibi iki kelime edemeyecek olan bu insanlar, kendilerine bedavadan verilen bu unvan nedeniyle, her hususa dair söz söylemeyi ve küçümsedikleri halka her vesile ile hakaret etmeyi müktesep hak sanıyorlar.
*
Yaşadığımız son seçimler nedeniyle bu hakikate bir kez daha muttali olduk.
Bilumum çengi ve soytarı taifesi, ülke yönetimine dair ipe sapa gelmez sözler söyleyip beğenmedikleri/sevmedikleri siyasetçilere güpegündüz küfrettiler!
Politikadan zerre kadar anlamadıkları halde akıllara ziyan bir şekilde politize oldular, tarafsız kalmak isteyenleri de zalimce bir linçe maruz bırakarak kendileri gibi davranmaya icbar ettiler.
Dahası, düşman belledikleri karşıt görüşteki insanlara hakaretle yetinmeyip, yargılamakla tehdit ettiler ve işlerinden, ekmeklerinden edecekleri yönünde gözdağı verdiler.
*
İşe bakın ki hadiseler istedikleri gibi gelişmedi ve daha birkaç gün önce galiz küfürlerle hakaret ettikleri siyasi anlayış bir kez daha iktidar oldu.
Hesaplarında bu yoktu; zira birçoğu, iktidardan gideceklerini düşündükleri/umdukları bu siyasi yapı nedeniyle hatırı sayılır meblağda para kazanıyordu.
*
Yakası açılmadık küfürlere ve ahlaksız tehditlere maruz kalan kitle bu durumu fark etti ve çok haklı olarak bu hadsizlere müstahak oldukları muamelenin yapılmasını istedi.
Ve bu baskı sonuç verdi…
Yapılan baskı, bu çengilerin ve soytarıların zulme uğratılması yönünde değil, sadece ve sadece ‘ihkak-ı hak’ edilmesi içindi ve yerden göğe kadar doğruydu…
*
Tahmin edeceğiniz üzere hemen zırlamaya başladılar.
Kimi inkâr etti yaptığı ahlaksızlığı, kimi de yavuz hırsız misali baskın çıkmaya yeltendi.
Oysa orta yerde, bir zulüm değil olması gereken vardı.
Daha dün denebilecek kısa bir zaman önce, küfrettikleri insanların inisiyatifiyle, birçok insanın hayalini bile kurmadığı paraları kazanmaları zulmün dik alası olurdu asıl...
*
Bundan sonrası için ya ‘adam’ olmayı öğrenecekler ya da kimin davulunu çalıyorlarsa onun kapısında dilenecekler…
Yok öyle yağma…