Eugène Ionesco ve Franz Kafka’nın bende özel bir yeri var.

Gergedan (Ionesco) ve Dönüşüm (Kafka) eserleri, başkalaşma ve yabancılaşmaya çarpıcı bir eleştiri.

Okuyanlar bilir.

Okumayanlar da muhtemelen malûmat sahibidir.

Yine de birkaç satırla hatırlatayım.

Ionesco, insanların başkalaşmasını gergedan metaforu üzerinden verir. Bir kasabadakiler gergedanlaşmaya başlar. Sadece Berenger bu salgına karşı koyar.

Kafka’da metafor hamamböceği’dir. Gregor Samsa bir sabah uyandığında kendisini hamamböceği olarak bulur.

Her iki eserde tema yabancılaşma.

Ionesco toplumun, Kafka bireyin yabancılaşmasını anlatır.

“Birdenbire ortaya çıkan bir düşüncenin, bulaşıcı bir hastalık gibi yayılması, yeni bir din, bir öğreti, bir fanatizm sürükleyiveriyor insanları.

Bilmem hiç dikkatinizi çekti mi? İnsanlar sizin düşüncelerinizi artık paylaşmıyorsa, sanki canavarlarla karşı karşıyaymışsınız duygusu uyandırıyor insanda.

Mesela, gergedanlarla. Gergedanların saflığı, aynı zamanda acımasızlığı var onlarda. Onlar gibi düşünmüyorsanız, göz kırpmadan öldürebilirler sizleri”

diyor Ionesco.

Tepeden inme, devrimbaz ve popülist söylemler bu türden.

Suret-i haktan görünürler, ancak hakikatleri başka.

Fıtratı yok sayacak kadar marjinal, yahut kışkırtıcı derecede radikaller.

Ülkedeki kültürel yarığın sebebi, bu fanatizmin ötekici radikal dili.

Biatsız, sloganik bir dille, hürriyet, eşitlik, demokrasi kavramlarını sıkça zikrederek, kuralsız, bağsız ve bağlamsız muğlak bir zemine sürüklüyorlar toplumu.

Klonladıkları kültürün jargonuyla ölçüyor, kesip biçiyorlar.

Bizdeki yabancılaşmanın karşılığı Batılılaşma.

Batı ve Doğu’yu hakikatine bakmadan eşitleyen akıl, sözgelişi, din karşıtlığını da Batı’dan klonluyor.

Hangi din olduğunun önemi yok. Batılı din karşıtı aydınların, baskıcı, tekfirci Engizisyon Kilise dini karşısındaki haklı duruşlarını, hiçbir döneminde Engizisyon Kilise felsefesi ve zorbalığına dönüşmemiş İslam’a yöneltmelerindeki yanılgı üzerinde durulmuyor mesela.

Klon kültürle, felsefeyle, ideoloji ve öğretilerle örgütleniyor, o kültürün misyonerleriyle işbirliği yaparak kendi insanıyla çatışmaya girişiyorlar.

Kutsalsız, kuralsız, biatsız, insanı bir yere taşımıyor, bencilliğin ve hazcılığın tutkulu hücrelerine hapsediyorlar.

Evrensel popüler kültür, hançere dönüşüyor ellerinde. Rastgele sallanan bir hançere.

Ve savundukça rastgele yaralar alıyoruz.

Mevzi kazandıkça, teklifsiz, devrimbaz tutkularıyla tehdit ediyorlar insanı, toplumu ve devleti.

Başkalaşmaya direnenleri çağdışılıkla, taassup ve bağnazlıkla ile suçluyorlar.

Hürriyet anlayışları, eşitlikçi hoşgörüleri, hümanistlikleri, kendileri gibi düşünmeyenlere karşı acımasız bir fanatizme dönüşüyor.

Ya Ionesco’nun gergedanları gibi saldırgan, yahut Kafka’nın hamamböceği Gregor Samsa gibi varoluş bunalımında debelenip duruyorlar.

Bugün Pazar.

Bugünün Gregor Samsaları yataklarında varoluş bunalımlarıyla debelenip duracaklar.

Gergedanlaşmış olanlar da, vahşice saldırmayı sürdürecekler.

Bunlara karşı direniş için güçlü bir savunma silahı var reşit her vatandaşın elinde.

Büyülü bir silah gibi sadece bugün çalışacak ve tesirini gösterecek biricik bir silah.

Özetle:

Gergedanları sakın ıskalamayın.

Selam ve dualarımla.