Ankara’da yaşanan katliam tüm sağduyulu, akl-ı selîm vatandaşlar gibi bizi de derinden yaraladı. Çünkü biz kitabımız Kur’an’da geçen her bir harekeye iman etmiş bir milletiz. Rabbimiz Kur’an’ında -Nisâ Suresi/93. Ayet- şöyle buyuruyor; “Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde ebedî olarak kalacağı cehennemdir. Allah(cc) ona gazab ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır.”
Allah’ın (cc) buyruğu bu derece açıkken iman etmiş hiçbir insanın böylesi canice bir olayın içinde veya herhangi bir şekilde bir yerinde bulunmasının mümkün olamayacağını düşünüyorum. Kendi haince emelleri uğrunda Müslüman kardeşini suçlamaya kalkan, böylesine elim bir olaydan dahi bir takım rantlar elde etmeye çalışan insanları da anlamakta güçlük çekiyorum doğrusu.
‘Bu meydan kanlı meydan’ diyerek maalesef halay çekiliyordu olay yerinde. Bu cümleleri orada barış adına bulunduğunu zanneden insanlara kim söylettiriyordu? Birtakım terör mihraklarının tellallığını yapanların böyle bir gösteride bombalı eylem ihtimalini dahi öncesinde gündem edebiliyor olmaları gerçekten çok düşündürücü. Zira halay çekilen cümleleri o meydanda sarf ettiren ve dahi ardından bombayı ateşleyenlerin hangi iç veya dış mihraklar olduğu ve bu ülkenin birlik ve beraberliğine hangi emellerle kastettikleri hiç şüphesiz bugün belli olmasa bile çok yakında gün yüzüne çıkacaktır.
Lakin konunun bu elim tarafıyla birlikte bir de teessür verici tarafı da bu olayı dahi saldırı aracı olarak kullanan Hürriyet ve benzerleri bu halkın vicdanında layık olduğu yerleri alacaktır şüphesiz. Yayınladığı videoda halay çekenlerin bomba patlama sesinden önceki seslerini keserek sadece bombanın patlama anındaki sesi açmakla ardından Demirtaş’ın çıkıp; mafyalaşmış, katilleşmiş seri katil gibi bunu uygulayan bir devlet anlayışı içerisindeyiz, demesini nasıl anlamalıyız?
Bu olayı bile siyasi rant elde etme aracı olarak kullanmaktan çekinmeyen Demirtaş devamında ise kendi kendisini yalanlayan bir üslupla içerisinde; ‘bunu şok durumuyla düşünemez hale getirecekler’ gibi bir ifade kullanarak devleti direkt olarak suçlamasını her ne hikmetse yaşadığı şok(!) ile düşünemeden önceden hazırlamış olduğu konuşmasını serdeder gibi mikrofonların karşısında olmasını nasıl anlamalıyız?
Güçlü Türkiye, yeni Türkiye tüm şer odaklarının düşmanı ve Türkiye’yi güçsüz göstermek veya Suriye gibi, Irak gibi, Lübnan gibi terörün hüküm sürdüğü bir devlet imajı oluşturmak gayretiyle devlete yüklenmek isteyenlerin karşısında bu ülkeyi seven, bu ülke için mücadele eden, bu ülkede yaşamak isteyen, gidecek başka bir yeri olmayanlar durmaktadır. Ve ülkesini seven insanlar için bu kabul edilebilir bir durum değildir.
Bu vesile ile geçtiğimiz Cumartesi günü yaşanan katliamda ölenlere Allah’tan rahmet, tüm Türkiye halkına başsağlığı diliyorum.