Tarih, toplumların kavga edecekleri yahut siyasilerin malzeme yapacağı türden bir ilim olmasa da çoğu zaman böyle kullanılmıştır. Yersiz methiye ile yersiz yergi arasında değerlendirilmiştir tarihi şahsiyetler. Ve dolayısıyla işin vahameti, ciddiyeti, olanın kendisini ıskalanmıştır. Tarih, iyinin ve kötünün parametresi de değildir. Yani tarih üzerinden bir iyilik-kötülük analojisi kurulmaz.
Şimdilerde Almanya’nın kendi parlamentosunda kabul ettiği sözde Ermeni soykırımı kararı, AB ile vize serbestisi ile geri kabul anlaşması ikileminde gerilen ilişkilerin tam da ortasında çıktı. Türkiye’nin yıllardır başta Ermenistan’a defalarca yaptığı “Gelin ortak bir komisyon kuralım ve meseleyi çözelim” davetine icabet yok; buna mukabil Avrupa’dan hemen her yıl Türkiye aleyhine olacak şekilde kararlarlar bolca çıkıyor. Demek ki mesele tarih değil, demek mesele hakikatin ortaya çıkması değil Türkiye üzerinde uluslararası baskıyı artırmak. En azından ben bu sonucu çıkarıyorum. Samimiyet sınavında her zaman sınıfta kalan “Avrupalı dostlarımız” yine ikircikli vaziyette.
Tarih öğrenimi görmüş, Ermeni meselesine dair iyi kötü bir şeyler karıştırmış biri olarak geldiğim, vardığım nokta şu: Evet, bir tehcire tabi tutulmuş insanlar. Evet, tehcir de bir zulümdür. Evet, bir mukatele yaşanmış bölgede. Evet, İttihatçılar’ın ideolojik duruşu, ulus devlet kafası pek çok sorunun körükleyicisi olmuştur evet, evet… Ancak okuduğumuz belgeler, Ermeni ve Rus kaynaklarından edindiğimiz bilgiler ortaya koyuyor ki ortada soykırıma karşılık gelecek bir şey yok. Kaldı ki İttihatçı da olsa ben bu memleketten bilinçli bir şekilde “Şu soyu kıralım, nesillerini kurutalım” diyecek bir zihniyetin çıktığı/çıkacağı kanaatini taşımadım hiç. Bu topraklardan bu denli büyük zalimin çıkacağına inanmıyorum.
Diğer yandan galiplerin ideolojisi, galiplerin ekonomisi ve galiplerin siyasi hükümranlığının sürdüğü bir düzende yaşanan her şeyin, alınan her kararın politik bir karşılığı olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bu bağlamda atılıyor hangi adım atılıyorsa…
***
Vezneciler’de yaşanan patlamada şehit olan polislere, sivillere rahmet olsun. Acılı aileleri teselli etmeye hiçbir kelime kâfi gelmeyecek biliyorum. Ülkemizi uluslararası güçlerden bağımsız olmayacak şekilde kıskaca alınmaya çalışılıyor. PKK’sı, IŞİD’i, DHKP-C’si hepsi sadece kendileri için değil aynı zamanda birilerinin namı hesabına kirli faaliyetler yürütüyorlar. Hepsinin Türkiye ile bir hesabı var. Allah fırsat vermesin; kutsal tanımayan, savaş ahlakı bilmeyen, Ramazan demeden saldıran düşmandan hepimizi emin eylesin…