Malum ülkemizin her bir yanı beyaz bereket altında. Her yan gülümsüyor, her tarafta tüm kirleri örten Rahman’ın beyaz bir setri. Şükrünün edası mümkün olmayan nimetlerden biri daha. İçimize neşe dolduran ilahi bir iletişimdir kar. Küçüklüğümüzde büyüklerimiz tarafından anlatılan her bir tanesini bir meleğin taşıdığı çocuk zihinlerde hayretler uyandıran ilahi mucize. Her bir tanesinin ayrı bir desen içerdiği bilgisiyle mutmain olan kalpler.
Evet evet, kardan bahsediyorum. Hani şu medyanın “beyaz felaket”, “beyaz kabus” gibi manşetlerle gündemine aldığı nimet. Nimet diyorum çünkü havadaki mikropları temizleyen, yeryüzünün gıdalanmasına vesile olan, nebâtâtın uyanışının gizli zamanlayıcısı, yer altı ve yer üstü sularının oluşmasını sağlayan bir sebeb-i nimettir. Böyle güzel bir bereket kaynağı nasıl felaket olur, nasıl kabus olur? Felakettir çünkü dışarıda soğukta kalan insanlar vardır. Felakettir altyapı, yol, araç gereç ve sağlık hizmetleri yeterli değildir. Felakettir maalesef ki bu beyaz örtü birilerinin vicdanını da örter. Kabustur vicdanımıza çöker.
Karın yoğun olduğu gün taksiye bindim ve gazeteye doğru seyir halinde iken taksici bana kar lastiklerinin iyi olduğundan bahsetti ara sokaklardan dahi kolayca çıkabildiğinden bahsetti. Sohbet devam ederken dün Emirgan’a gittim oradaki çok dik yokuşlardan dahi kolayca çıktım dedi. Ardından ekledi: “Valla bu iki günde nerdeyse tüm İstanbul’u dolaştım. CHP’li belediyelerin yönettiği ilçeler kar ile ilgili hiç çalışmıyor, hizmet sıfır.” Gerçekten bariz fark var mı diye sorduğumda taksi şoförü; “Abi sen ne diyorsun, yağmurdan güneşe çıkmış gibi” dedi. Bunu söylerken Üsküdar Belediyesi tarafından oluşturulan bir köşede; Dolabında durmasın, sokakları ısıtsın! sloganıyla askıya kışlıkları asmak ve paylaşmak gibi rastladığım güzel bir faaliyeti aklıma geldi. Sonra Genç
İHH’nın başlattığı atkı-bere örgü kampanyası. Küçük ama çok anlamlı, dertli, güzel paylaşımlar.
Bir yerde halka hizmet yoksa nimetler felakete dönüşebilir veya öyle algılanabilir. Halka hizmetin Hakk’a hizmet olduğunu bilmek gerekir. O zaman kabus üzerimize çullanmaz, felaket bize uğramaz. İçinde yaşadığımız toplum olarak her birimiz bunca nimetin altında tedbirini alamamış Allah’ın kullarından sorumluyuz. Tedbire imkan bulamamış olanların imkanı olmak, bize verilenlerden onların da istifadesini sağlamak bizim için nimetin felaket olmasının önüne geçmektir. Kar bir nimettir, felaket olan şey bizim örtülü
vicdanlarımızdır. Vicdanlarımızın üstündeki örtüleri geceleri yatmadan önce mahallemizi kolaçan edip sokakta kimsenin olup olmadığını kontrol etmek gibi küçük bir faaliyetle aralayabiliriz. Allah’a (cc) emanet olun!