KADEM Başkanı Sare Aydın Yılmaz ile mülakât:

KADEM’e yapılan saldırı gösterdi ki… Yıllardır tüm kadınlar adına konuşma yetkisini ellerinde bulundurduğunu zannedenler, kendileri gibi olmayan kadınların, talep ve ihtiyaçlarını dile getirmesine tahammül edemiyorlar. Ve bu tavırlarıyla bir kısım kadın üzerinde kendi iktidarlarını kurmayı deniyorlar.

Özgecan Aslan davasını takip etmek üzere gittiğiniz Tarsus Adliyesi’nin önünde, kadın kuruluşlarının saldırısına uğradınız. Neden yapıldı bu saldırı sizce?

Kadın haklarını savunan bir sivil toplum kuruluşu olarak, Özgecan Aslan davasının ilk duruşmasını takip etmek ve Özgecan’ın ailesine destek vermek üzerine 25’e yakın üyemiz ve avukatlarımızla Tarsus adliyesindeydik. Ancak, adliye bahçesine girdiğimiz andan itibaren alanda bulunan diğer grupların tepkisiyle ve yıldırmasıyla karşılaştık. Adliye önündeki basın açıklamamızı yaptığımız esnada engellemek isteyen yüzlerce kişi üstümüze doğru sloganlar eşliğinde yürüdü. Bu ilk saldırı idi. Özgecan Aslan’ın ailesini ziyaret etmek için adliyeden ayrıldığımda, alanda bekleyen arkadaşlarım tekrar tekrar tacizlere maruz kaldı.

Toplumda büyük infial uyandıran Özgecan Aslan’ın davasını takip etmek için alana gelen, kadına yönelik şiddeti telin eden bir topluluk neden KADEM’e karşı saldırgan bir tutum sergiliyor? Bu sorunun birincil muhatabı kuşkusuz eylemi gerçekleştirenlerdir. Bizler bu saldırgan tavrı; kamusal alanda kadın meselelerine çözüm üreten, sahaya inen kadınlar olarak görünmemize kati surette tahammül edemeyen bir zihniyet olarak okuyoruz. Bu grupların ciddi bir samimiyet testine ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum. Zira bu gruplar, kadına yönelik şiddeti bir nefret siyaseti ile iktidar problemi haline getirmekten başka bir çözüm vadetmiyorlar. Özgecan’ın masum davasını araçsallaştırarak tuhaf ve ham bir öfkeyle ucuz siyasi polemikler oluşturmaya çalışıyorlar. Bu grupların sahada kullandıkları söylemler ve üslupları gösteriyor ki, kadına şiddeti protesto ederken bizzat kendileri bu şiddet sarmalını oluşturuyor ve KADEM’e gösterdikleri şiddeti meşru bir zemin olarak görüyorlar.

Yaşanan bu üzücü olayda, 7 Haziran seçimleri sonrasının politik ortamının etkisi de var mı?

KADEM’e yapılan bu saldırı, bize gösteriyor ki, yıllardır kadın meselelerini tekellerinde tutmaya çalışanlar, bugün kendi alanları olarak varsaydıkları bu alanlarda kendilerinden ‘farklı’ düşünen kadınların da bulunduğunu ve bu farklı kadınların talep ve ihtiyaçlarını yüksek sesle dile getirdiğini görünce tahammül edemiyorlar, ötekileştirme eğilimleri tekrar tekrar kendisini gösteriyor, bu farklı kadınlara yönelik şiddet içerikli söylem ve tavırlar yenileniyor. Üstelik bu durum öyle bir hal alıyor ki, tüm kadınlar adına konuşma yetkisini elinde bulundurduğunu zanneden bu gruplar, kendilerine kimin kadın olup olmadığını belirleme makamını da bahşetmişler. Ve bu tavırları ile de bir kısım kadın üzerinde kendi iktidarlarını kurmayı deniyorlar. Çok tuhaftır, bize yönelen sloganlarından biri şudur: “KADEM sussun, kadınlar konuşsun.” KADEM’i oluşturan kadınlar onların yıllardır görmekten kaçındığını kadınlar olmalı ki, kadın olduğumuzu unutmalarını açıklayabilelim. Yine atılan başka slogan da bizim yıllar önce işittiğimiz bir diğer söylem: ‘KADEM dışarı” Malumunuz Merve Kavakçı’yı meclis salonundan çıkarmak için benzer bir nara atılmıştı. Bu sebeplerle bu saldırının şimdi var olan bir politik ortamla doğrudan ilgisi olduğu kanaatinde değilim, uzun bir süredir halkın bir kesimini hor gören bir tutumun yansıması olarak görmek mümkün.

Böyle bir olayın başınıza gelebileceğini düşünmüş müydünüz hiç? İlk tepkiniz ne oldu?

Bu denli bir saldıraya muhatap olacağımız ihtimalini düşünmedik. Orada yaşadığımız bu saldırının yanında, diğer grupların orada bulunma amacının ve söyleminin bu kadar çelişmesi, kadın hareketinin geldiği noktada patinaj yaptığının bir göstergesidir. Böyle bir mücadele yöntemi kabul edilemez. Bu sebeplerden dolayı alanı duruşma boyunca terk etmedik, avukatlarımız davayı takip etmeye devam etti. Aynı zamanda duruşmaya katılmayan Özgecan’ın ailesini evinde ziyaret ettim, kendilerinin kamuoyundan ve adli idari makamlardan beklentilerini tekrar dinledim. Duruşmayı aile adına takip eden Özgecan’ın amcası Yaşasın Aslan, adliye önündeki arkadaşlarımızın yanına gelerek, saldırı dolayısıyla üzüntülerini dile getirdi. Özgecan’ın ailesinin bu denli vakur ve sabırlı tavrı karşısında bu davayı takip etmeyi derneğimiz açısından bir borç biliyoruz. Derneğimize yönelen tüm bu saldırgan tavra rağmen, Özgecan davasına hiçbir şeyin gölge düşürmesine müsaade etmeyeceğiz.

Bu saldırı, medyada yeterince işlenmedi, kınanmadı. Bunun nedeni nedir?

Bir takım medya kuruluşlarının KADEM’e yapılan bu saldırıya kulak tıkaması demokratik haklara yapılan bir müdahaleyi görmezden gelmektir, ancak her ne kadar görmezden gelinse de, Tarsus’ta yaşadıklarımızın demokratik özgürlüklerimize, hak ve hürriyetimize yapılan bir saldırı niteliği taşıdığı açıktır. Alanda engellenen basın açıklamamızı tekrar gerçekleştirdik. Adliye bahçesindeki tüm basın mensuplarına haber vermemize rağmen bazı medya kuruluşlarının iştirak etmediğini de gözlemledik. Tüm medya organlarının ve sivil toplum örgütlerinin kendilerini bir samimiyet sınavından geçirmeleri gerekiyor.

Siz, G-20’nin bir alt kolu olan Women20 üyesisiniz aynı zamanda. Orada üye olan başka sivil toplum kuruluşları da var. Bu kadın kuruluşları sizi arayıp üzüntülerini paylaştılar mı?

Birçok sivil toplum kuruluşu bizatihi arayarak üzüntülerini dile getirdiler bir kısmı da sosyal medyada açıklama yaparak KADEM’e yapılan saldırıyı kınadılar. Kagider, Tikad, İkadder, Tügva, Hukukçular Derneği gibi birçok sivil toplum örgütü derneğimize yönelen tutum sebebiyle üzüntülerini gerek telefonla gerekse de dernek merkezimize gerçekleştirdikleri ziyarette dile getirdi. Elbette kadına yönelik şiddetle mücadele ettiğini deklare eden birçok sivil toplum örgütü de halen söz konusu saldırıyı görmezden gelmeye devam ediyor.

Kadın siyasetçilerden, kamuoyu önünde bilinirliği olan isimlerden size geçmiş olsun telefonları ya da ziyaretleri oldu mu?

Olayın akabinde Sayın Hanımefendi Emine Erdoğan ile yaptığım görüşmede kendisi üzüntülerini dile getirdi. Arayarak geçmiş olsun temennilerini ileten ilk isimlerden biri de Sayın Sare Davutoğlu olmuştur. Bunun yanında, Sayın Ravza Kavakçı, Halide İncekara, Öznur Çalık, Sevde Beyazıt Kaçar gibi birçok milletvekili de arayarak üzüntülerini paylaştı. Kamuoyu tarafından yakından bilinen Av. Kezban Hatemi, Atilla Yayla derneğimize yapılan saldırı hakkındaki görüşlerini bizimle paylaştı. Ayrıca, İl Dernekler Müdürü Eyüp Dursun Ergür, Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu arayarak üzüntülerini dile getirdi.

Kadınlardan size yönelen bu saldırıyla ilgili fiziki ya da sözlü şiddet gördüğünüz için savcılığa suç duyurusunda bulunacak mısınız?

Derneğimiz hukukçuları saldırıya ilişkin görüntüleri analiz ederek suç duyurusu için hazırlık yapıyorlar. Gerek basın açıklaması engellenen derneğimiz adına gerekse de şahsen saldırıya maruz kalan, tehdit ve hakaret edilen dernek üyelerimizle beraber, saldırganlar aleyhinde suç duyurusunda bulunacağız.

Tekrar Özgecan Aslan davasını takip etmeye gidecek misiniz?

Mahkeme sivil toplum kuruluşları ve baroların davaya müdahillik talebini reddetti. Lakin biz Özgecan Aslan’ın davasını takip etmeye devam edec eğiz. Bir sonraki duruşma 9 Eylül tarihine ertelendi, bu tarihte adliye bahçesinde bulunacağız ve avukatlarımızla birlikte davayı takip edeceğiz. Biz daha önce de, gerek meclise giderek gerekse kanun uygulayıcıları ile gerçekleştirdiğimiz toplantı ve çalıştaylarda kadına şiddet vakalarının yargılamasında haksız tahrik indirimi ve iyi hal indirimi uygulamasının derhal sona ermesini, katillerin hak ettikleri cezayı almasını dile getirdik. Bu yöndeki taleplerimizi kamuoyu ile her fırsatta paylaştık. Özgecan’ın ailesinin arzusu da Özgecan yasasının çıkarılması ve katillere uygulanan indirimlerin engellenmesi suretiyle adaletsizliğin giderilmesidir. Bu yöndeki çalışmalarımıza devam edeceğiz.

KADEM’in gündeminde neler var? Yakın zamanda çalışmayı planladığınız ya da çalıştığınız konular arasında ilk üç önceliğiniz nedir?

Kadına karşı şiddetle mücadele KADEM’in üzerine hassasiyetle eğildiği temel meselelerden biridir. Kadına şiddete karşı düzenlediğimiz sosyal medya kampanyaları, çalıştaylar, panellerle birlikte, şuan başvuruda bulunduğumuz mülteci kadınların hakları ve entegrasyon politikaları kapsamında bir AB projemiz var. Bunun yanı sıra, Birleşmiş Milletler W-20 komite üyesi olarak KADEM’in kadınların iş hayatına katılımı, istihdam alanında ortak bir platform oluşturmayı amaçlayan faaliyetler bulunuyor, ayrıca yetiştirme yurdundaki dezavantajlı kız çocuklarının meslek edindirilmesi ve istihdamı üzerine bir projemiz var. TÜBİTAK Martek işbirliğinde düzenleyeceğimiz kadın girişimciliği kampı ve kadınlara yönelik düzenli hale getirdiğimiz seminer, eğitim programları, sempozyum ve kongre gibi faaliyetlerimiz de devam ediyor. Sakarya Üniversitesi ve Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi işbirliğinde iki ayrı ilde, uluslararası ölçekte kadın kongreleri düzenliyoruz. Türkiye genelinde temsilcilik açma faaliyetlerimiz de devam ediyor, şu anda 9 ayrı ilde temsilciliğimiz bulunuyor.

Bu alana çok yakın zamanda giren ve kapsamlı çalışmalar yapan bir kadın kuruluşu olarak KADEM’in kendisini yeterince tanıttığını düşünüyor musunuz? Kendinize dönüp, biz de kendimizi anlatamadık diyor musunuz?

Kuruluşundan bu yana henüz iki yıl geçmesine rağmen KADEM, Türkiye genelinde ve dünya çapında ses getiren, dikkat çeken, farkındalık yaratan çok sayıda faaliyete imza atmıştır. KADEM kadın meselesine toplumun dinamiklerinden beslenen yenilikçi bir bakış açısı getiriyor, bu sebeple sivil toplumun desteğini arkasına alabilen bir dernek. Çağdaşlık-uygarlık söyleminin ürettiği tek-tip kadın modeli yerine bizler, farklı kadın kimliklerinin demokrasiyi güçlendirdiğine inanarak, kadının kimlik, kişilik ve özgürlük mücadelesini destekliyoruz. Cinsiyet adaleti söylemini benimseyerek, kadın ve erkeğin birbirini tamamladığı, rollerin adil, ölçülü ve hakkaniyetli dağıtıldığı bir düzenin tesisi için uğraş veriyoruz. KADEM ortaya koyduğu tüm bu emeğiyle elbette yer yer özeleştirisini de yapan, eksiklerini görerek tamamlayan ve artık kendisinden söz ettiren, fikir ve söylem odaklı bir dernek olarak sahadadır.