Kurban Bayramımızın son günündeyiz. İslam coğrafyasının tamamında ve ülkemizde bundan sonraki bayramların bundan öncekilerden daha büyük huzur, daha büyük mutluluk ve daha büyük coşkuyla kutlanması en büyük temennimizdir.

Bizi yaratan Rabbimize manen yaklaşabilmek amacıyla Kevser Suresi nin 2.ayetinde bizlere emir olunduğu üzere “Rabbin için namaz kıl, kurban kes” emrini yerine getirebilmek gayesiyle her yıl uygulamaya çalıştığımız ibadetin adıdır kurban.

Kurbanı Allah için kestiğimiz dönemin de adıdır Kurban Bayramı. Her yılın 2. dini bayramının adıdır da diğer taraftan ve ilk bayramdan bir gün daha uzundur.

Çocukluğumda hatırladığım Kurban bayramları sabah namazı sonrasında camiden çıkılmadan vaazlar eşliğinde bayram namazı vaktinin gelmesi sonrasında kılınan Bayram Namazı ardından da camide bulunan tanıdığınız tanımadığınız herkesle yapılan musafahalaşmalarla bayram tebrikleri.

Sonrasında aile büyüğünde tüm ailenin bir araya gelerek yaptıkları bayram kahvaltılarının ertesinde bütün ailenin bayramlaşmalarını izleyen vakit diliminde kesilen kurbanlar. İlk gün bu yoğunluklarla geçer diğer günlerde de hısım ve akraba ile ev ziyaretleri çerçevesinde bayramlaşmalar.

Bu döneme geldiğimizde ise çocukluğumuzda yaşadığımız bayramın çok ötesinde tamamen bir ekonomik yapının üzerine oturtulmaya çalışıldığı bayramlar dönemine gelinmiş gibi bir ortamla karşı karşıya kalıyoruz.

Ortaya çıkan bu durumda da bayram ekonomisi devreye girerek insanların bayram daha doğrusu bayram tatili için yapacakları alışverişlerin boyutları ön planda kendini göstermektedir.

Bayramın tatil havasına sokulmak istenmesinin arkasında birçok neden olduğunun bilinmesi gerek.

Konuya bu perspektiften baktığımızda bayram tatillerinin 9 güne çıkarılmasını isteyen çevrelerin asıl amacının insanların bayramı tatil havasında geçirmelerini sağlayarak evlerinden tatil beldelerine gitmesinin önünü açmaktan ibaret olduğuna maalesef şahit oluyoruz.

Bayram ve tatil kavramları birbirinden ayrılmalıdır. Bizim medeniyetimizde bu zamana kadar ayrıldığı gibi.

Hal böyle olunca da bayram ekonomisi ile tatil ekonomisi de birbirinden ayrılmış olacaktır.

Bayram ekonomisinin en önemli kısmını kurban edilecek hayvan alırken tatil ekonomisinin en can alıcı noktasını ise tatilde yapılacak tüm harcamalar oluşturacaktır.

An itibariyle gelinen noktada bayramlar tatil gibi görülmeye başlandığı için maalesef ekonomilerde karışmış durumdadırlar.

Yani bayram zamanlarında yaşanılan bir tatil ekonomisinden bahsediyor ve yaşıyoruz.

Eskiden kurbanların birçoğunun hanelerde kesilmesini izler, pek azının kestirilmek üzere bağışlandıklarını bilirdik. Şimdilerde ise kesilecek kurbanların birçoğunun bağışlanmaya başlandığına pek azının evlerde kesildiğine şahit oluyoruz.

Bunun en önemli sebebi insanların bayramı tatil olarak görüp kurbanlarını bağışlama yoluyla ibadetlerini yerine getirmeleridir.

Ortaya çıkan sonuç ben hem kurbanımı keseyim (kestireyim) hem de tatilimi istediğim hoşuma giden bir ortamda yapabileyim yaklaşımıdır.

Durum böyle olunca da bayram ile tatil ekonomisi birbirine karışmaktadır. Aslına uygun hareket edildiğinde böyle bir karışıklık yaşanmayacak piyasada kendini bu duruma göre kanalize edebilecektir.

Son tahlilde kurbanla ilgili tüm sektörler çok ciddi bir şekilde ivme kazanacak ve bayram ekonomisi de canlı bir şekilde varlığını devam ettirecektir.