Avrupa ve Kuzey Amerika, Kaide’yi, Boko Haram’ı, Şebab’ı, IŞAİD’i seviyor.
Şu günlerde en çok IŞAİD’i (Irak-Şam Anti İslam Devleti’ni) seviyor.
Avrupa ve Kuzey Amerika derken tabii ki sokaktaki Paul veya Christina’yı değil, oraların siyasetine ve basınına vaziyet eden üst aklı kast ediyorum.
Gorbaçov geldi, Sovyetler Birliği dağıldı, dağılan parçaları ve uyduları kapitalist sisteme entegre oldu. Bu arada Berlin Duvarı da yıkıldı. Kısacası; komünizm, Batı kamuoyunu zapturapt altında tutma kabiliyetini kaybetti. Batı’nın lortları bu durum karşısında sendelediler, fakat hızla toparlanıp NATO vasıtasıyla yeni rotayı çizdiler: İslam fundamentalizmine karşı, ileri!
Batı kamuoyunun zihnini fazla yormamak ve kimi Amerikalı veya İsrailli için de kullanılan “fundamentalist” kelimesinin üzerinde fazla durulmamasını sağlamak için kısaca ve bilhassa “İslam” üzerinde yoğunlaşılması, İslam’a ve Müslümanlara kategorik olarak tepki duyulması için gerekli havayı da “Sorun aslında Kur’an’ın yanlış yorumlanmasından filan değil doğrudan doğruya Kur’an’ın vazettiği ilkelerden kaynaklanıyor: Terörizmi besleyen cihat ayetlerinden, cinsiyet ayrımcılığını besleyen kadın ve homoseksüellik aleyhtarı ayetlerden ve Yahudileri aşağılayan antisemitik ayetlerden” gibi söylemleri öne çıkaran medya organları vasıtasıyla yaydı.
Fakat bir sorun vardı.
Kudüs’te bütün Müslümanları ve Yahudileri katleden Hıristiyanların aksine Kudüs’ü fethettiğinde Hıristiyanların canlarını, mallarını ve dini hayatlarını koruma altına alan Selahaddin Eyyübi veya Hıristiyan Avrupalıların sürgün ettiği Yahudilere kucak açan Osmanlı gibi ‘tatsız’ imgelerle dolu olan İslam tarihi ve çağımızdaki ana akım İslami hareketlerin bariz mutedilliği bu projenin tahakkukuna el vermezdi ki.
Batı kamuoyuna İslam diye Üsame Bin Ladin’in “Herkes öldürülebilir” retoriği, Müslüman diye de Irak’ta, Suriye’de, Somali’de masum insanların kafalarını zevkle kesen ve bunu videoya kaydedip dünyaya yayan psikopatlar kakalanmalıydı ki göle çalınan maya tutsun.
Öyle yapıldı ve maya tuttu.
Berlin, Paris, Londra veya Washington sokaklarında 100 insan (ama Batılı olacak) çevirip Abbas Medeni veya Raşid Gannuşi’yi tanıyıp tanımadığını sorsak, herhalde bir tek kişi bile “Tanıyorum” demez. Ama Ebubekir Bağdadi’yi, IŞAİD’i hepsi bilir.
Peki nasıl oluyor da Batı’nın medya organları, kendilerine mücahit diyen hunhar teröristlerin kaçırdığı Batılı gazeteciler için Katar’da açlık grevi yapan Cezayir İslami Selamet Cephesi lideri Abbas Medeni veya Tunus cezaevlerinde işkence gören sosyalist mahkumlarla dayanışma adına Londra’nın ortasında gösteri düzenleyen Tunus İslami Hareketi lideri Raşid Gannuşi’yi bu gibi yönleriyle hiç haber yapmadılar ve bugün de -mesela- Suriye’de IŞAİD’le savaş halinde bulunan Ahrar-ı Şam gibi İslami grupların “Siviller öldürülemez!” diye bas bas bağırdığını ve hakim oldukları bölgelerde Hıristiyanları koruma altına aldıklarını hiç haber yapmazlar?
Bulduğumuz tek cevap, en başta söylediğimiz şey: Onlar IŞAİD’i seviyor. Çünkü IŞAİD, çarklarını döndürmelerine hizmet ediyor.