Özgürlük adına açılan bayraklar, çıkılan yollar son zamanlarda ne kadar da renklendi. Özgürlük, hürriyet sınırlarımızda ve de anlayışımızda oluşan genişleme hakikaten yüksek dikkat gerektiren seviyededir. Hürriyet, özellikle milletimizin ezelden beridir belki de en yüksek hayat anlayışı olmuştur. Öyle ki İslam’dan önce var olan hürriyet şiarı İslam’la şahlanmıştır. İslam’la taçlanmıştır. Ve yine özgürlük ve hürriyeti sınırlayan tek şey kişinin vicdanî ve imânî değerleri olagelmiştir.
İslam’la şahlanan bu yüce anlayışla kişisel hak ve hürriyetleri, özellikle kul hakkı bağlamında çok ileri seviyede tutmuş bir medeniyetin sahibidir bu topraklar. Bu topraklara çakma ve sapkın özgürlük anlayışları uymaz, yerleşmez, giremez.
Özellikle son yıllarda çağın vebası olarak, damarlara enjekte edilmek istenen sapkın bir anlayışın(LGBT) bu topraklarda hoşgörü ile karşılanması bekleniyor. Kimse kusura bakmasın, insanlığa dahi tecavüz eden bir anlayışın medya desteği ile ülkemizde filizlenmesine müsaade edilemez. ‘Onur yürüyüşü’ adı altında onursuzluk yapan önü alınmazsa sayısı binleri bulacak bir sapık düşünce ile meşruiyet kazandırılmak istenmektedir.
Son günlerde başlatılan furya ile bu yürüyüşler medyada sanki normal haber cinsinden bir şeymiş gibi yer bulmakta ve birçok öne çıkarılan noktası itibariyle de toplumda kasıtlı bir normalleştirme politikası izlenmektedir.
‘Annem ve babam benimle, genel ahlaktan bana ne?’ diye açılan bir dövizle vicdansız, ahlaksız bir ebeveyn -ki bir tiyatro olma ihtimali çok yüksek- varlığı ile toplumumuzun konuya bakışını ailevi-toplumsal tabana yayarak meşruiyet sınırlarını zorlamaktalar. Daha da ileri giden ‘Receple şabanın aşkına ramazan mani olamaz’ diye küstahça bir başka dövizle tüm Müslümanların dini değerlerine, vazgeçilmezlerine saldıracak kadar kendilerini özgür(!) gören bir sapkın zihniyet…
Şaşılacak başka bir tarafı ile İslamî hassasiyetlere sahip bir takım gazeteci, yazar, akademisyen de yürüyüş esnasındaki polis müdahalesini bile gereksiz, olumsuz bir şey olarak görüp -sözümona dengeler adına- görüşler ortaya koymuşlardır. Efendiler! Hanımefendiler! Lütfen dikkat!
Bu topraklarda yüzyıllar boyunca sosyal etkileşim, toplumsal ahlakı ve manevi dinamikleri dimdik ayakta tutmuştur. Bu etkileşimi Sosyal baskı’ olarak göstermiş hep olumsuz yönlerinden ele alıp toplum zihniyetinden kimsenin kimseye herhangi bir şekilde müdahalesinin kabul edilebilir bir şey olmayacağı işlenmiştir.
Toplumdan sosyal otokontrolü çıkarırsanız, hırsızlık, ahlaksızlık, güvensizlik, huzursuzluk sizi sarıp sarmalar. Müslüman bir ülkede Allah’ın (cc) yarattıklarının(fiziki özür) dışında taşkınlık, sapkınlık ve manevi tatminsizlikle böyle iflah olmaz yollara girenlerin, kendisini kadınken erkek, erkek iken kadın görenlerin ya da erkek iken erkekle ilişki, kadın iken kadınla ilişki sapkınlığına düşenlerin rehabilite edilmesi, uyarılması, sarıp sarmalanması, onlara mahsus projeler üretilmesi yeniden dirilişimiz için ivedilikle elzemdir. Allah’a (cc) emanet olun!