Güvenoyu alamadığı için hükümetin kurulamaması, kaos ortamları artık tarihe karışacak.
Birinci tur oylaması tamamlanan 18 maddelik Anayasa değişikliğini halka yeterince anlatılamadığı söylemlerine katılmıyorum. Kahraman milletimiz bu değişikliğin ne anlama geldiğini çok iyi biliyor ve takip ediyor.
Ama anlamak istemeyenler olabilir. Anlamak istemeyenlerin kolay anlaması için değişiklikle ilgili birkaç şey yazmak istiyorum.
Madde madde yazmak ya da madde madde anlatmaya gerek de yok. Değişikliğin esas amacı şudur:
Yürütme ile Yasama ayrılıyor. Bugünkü sistemde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çoğunluğu alan parti, bakanlar kurulunu oluşturur, daha sonra ise meclisten güvenoyu almak zorundadır. Güvenoyu almak için yeterli çoğunluğu da bulmak zorundadır. Güvenoyu alan Bakanlar Kurulu, hem bakanlık görevini yürütür, aynı zamanda da Meclis’te yasama faaliyetlerine katılmak durumunda kalır. Yani yürütme görevini Meclis’te çoğunluğu elde eden parti Meclis’in içinden oluşturur ve yasama ile yürütme Meclis’ten çıkar.
Cumhurbaşkanı da seçimle gelir ancak sorumsuzdur. Buna rağmen geniş yetkilere sahip. Parlamentoyu fes etme yetkisine de sahip. Yani yeni Anayasa’da verilen yetki bugün de mevcut. Kimse bunu konuşmuyor.
Hâlihazırda, kimi zaman yüzde 35-40 ile seçim kazanan parti Meclis’te çoğunluğu elde eder ve yürütme erkini eline alabilir. Kimi zaman da mecliste çoğunluğu sağlayamaz, çoğunluğu sağlama adına başka parti ya da partilerle koalisyon kurarak yürütme organı oluşturur. Türkiye bu dönemleri yaşadı. Koalisyon dönemleri bize çok uzak da değil. Koalisyon dönemleri de Türkiye’ye bir katkı sunma noktasında çok yetersi kaldı. Siyasi buhranların yaşandığı dönemlerdir koalisyon dönemleri.
Koalisyon dönemlerinde işbirliği yapan siyasi partilerin uzun ömürlü iktidarda kalamadıkları da mamulünüzdür. Kurulamayan hükümetler döneminde darbe endişesi hep yaşanmış, çoğu zaman da darbelerle ülke hep geriye götürülmüştür.
Değişiklik yapılmakta olan Anayasa ikinci tur oylamadan da geçer ve milletten de onay alırsa ortaya çıkacak yapı ise şöyle olacak:
Cumhurbaşkanı seçimi ile parlamenter seçimi aynı anda olacak. Cumhurbaşkanı olmak için yüzde ellinin bir üstünde oy almak gerekecek. Yani seçmenin yarısından bir fazlası ile Cumhurbaşkanı seçilecek. Siyasi partiler de Meclis’te yasama faaliyetlerinin yürütülmesi için milletvekilleri ile temsil edecekler. Meclis’te kimin çoğunlukta olduğunun önemi olmayacak. Çünkü yüzde ellinin üzerinde oy alan Cumhurbaşkanı yürütme görevini üstlenecek ve bakanlar kurulunu oluşturacak.
Cumhurbaşkanı ve bakanları milletin hizmetinde çalışmalarını yürütecek. Meclis çalışmalarına katılmak zorunda kalmayacaklar. Çünkü bakanlar, Meclis dışından seçilecek. Bakan olmak isteyen de milletvekili olmayacak. Yürütme, yani Cumhurbaşkanı Meclis’ten güvenoyu almayacak. Çünkü güvenoyunu milletten yüzde ellinin üstünde bir oyla zaten almış olacak.
Güvenoyu alamadığı için hükümetin kurulamaması, kaos ortamları artık tarihe karışacak. Yasama daha özgür çalışmalarını yürütecek. Yasa yapacak. Yürütme görevini alan Cumhurbaşkanlığı’nı denetleyecek.
Kararlar daha hızlı alınacak. Yasama faaliyetleri çok daha kolay ve özgür olacak. Seçim barajı ya kalkacak veya düşürülecek.
Bu sistemde hükümet kurulamama derdi olmayacağı için darbe dönemleri de kapanmış olacak.
Bir de milletin yarısından bir fazla oy alan Cumhurbaşkanı olacak ve yürütme görevini oluşturacağı bakanlar, yani ekibi ile yürütecek. Ekibi ile diyorum dikkat ederseniz, tek başına demiyorum…