Millet olarak küreselleşen dünyanın gelişmelerini fark etmekte geciken bir ülkeyiz. Dünyayı yöneten güçleri, bu güçlerin arasında olmaya çalışanları, bunların gelecek hedef ve planlarını anlamada çok büyük eksiklerimiz var. Unutmamak gerekiyor ki dünya çok hızlı bir değişim içerisinde. Bu değişim ve güç kaymaları dünyada büyük farklılıklar ve depremler oluşturuyor. Biz dünyaya bakarken ya birilerinin bizi uyuttuğundan ya da zaten uyumaya meyilli olduğumuzdan dolayı pek farkında olamıyoruz. Bu yüzden ülke olarak dünyada pozisyon almada ve ciddi bir güç oluşturmada tam yerimizi alamıyoruz.

Değerli Dostlar, dünya tahmin ettiğimizden daha hızlı bir küreselleşme içerisinde. Bu küreselleşmenin oluşturduğu ekonomi ise sürekli kaymalar içerisinde. Dünyanın büyük ekonomileri üreterek sağlam adımlarla yolunu alıyor. Paranın doğuya kaymış olması batı tarafından ciddi sorun olarak gözüküyor. Bu ekonomik anlamdasürekli yeni planlar içerisinde. Amerika’nın Çin için yeni ekonomi planları, Avrupa’nın sıkışan ekonomisi, Ortadoğu’da devam eden düzensizlikler ve Türkiye’nin sıcak para sorunu dengeleri tamamen değiştirmiş durumda. Dışardan bakıldığında ülkemize dolarlar akıyor, dünyanın sıcak para cennetlerinden birisiyiz. En yüksek faiz veren dünya ülkelerindeniz. Yabancı parasını getirip ya faiz ya da borsadan kazanarak kaynaklarımızı ciddi anlamda sömürmeye devam ediyor. Biz ise kazanmadan harcamaya alıştık biraz.Cepler kredi kartları ile dolu, önce harca sonra kazan politikası ne yazık ki biraz fazla alışkanlık oldu gibi.

Artık yeni ekonomik dünyada üretmeden sadece sıcak para girişleriyle büyüme uzun vadede ciddi sorunlar oluşturduğunu yakinen görüyoruz. Türkiye’nin yabancı para girişleri olmadan ekonomik olarak ayakta durmada sorun yaşadığını da 1-2 senelik dolar ve diğer ekonomik göstergelere bakarak anlayabiliyoruz.  Buda şunu gösteriyor ki, yabancıdan para beklemeden üretime dayalı bir ekonominin temellerini çok daha hızlı atmamız gerekiyor. Bu da kendi markasını oluşturan ve “Made in Turkey” ile gerçekleştirilmesi gereken bir gerçek olarak önümüzde duruyor.

Dünya ekonomisinde yaşanan dalgalanmalardan sonra batı bloğunda da ciddi ayrışmalar yaşanmaya devam ediyor. Batı dediğimiz bir Yahudi ve Hristiyan iş birliği ve planıdır. Yahudilerin büyük “Yahudi Krallığı Projesi “ herkes tarafından biliniyor. Bu amaç uğruna müthiş bir özveri ile hareket ediyorlar. Kudüs’e Amerika’nın büyükelçiliğini taşıması bunun en net göstergelerinden birisi olarak dünyaya ilan edildi. Amerika eli ile adım adım işgal hedeflerini gerçekleştiriyorlar. İslam adına hiçbir devlet bırakmamak için ellerinden gelen tüm mücadeleyi veriyorlar. Hristiyan dünyasından bu büyük planlarına karşı olan ülkeleri de ekonomik güçleriyle esas duruşa geçirmeye çalışıyorlar. Yalnız İslâm dünyasını değil, dünyayı büyük birkaosa sürüklemek için sürekli mücadele ediyorlar.Ve bunun için gerekirse çok büyük savaşlar bile çıkarabilecek kadar gözleri kör olmuş durumda.

Bu didişmelerin dünyaya ciddi yansımaları oldu ve olmaya devam ediyor. Oysa kendi markasını yaratan, ekonomisi güçlü ve kendi markalarını oluşturmuş, teknolojiye sürekli yatırım yapan Türkiye’ye ihtiyacı olanlar var. Twitter üzerinden Pakistan,Hindistan,Irak,Suriye,Sudan,Yemenvb ülke vatandaşlarından sürekli mesajlar alıyorum. Türkiyeyi çok sevdiklerini ifade ediyorlar.Müslüman dünyanın Türkiye’ye ihtiyacı var.  Bu coğrafyalara şöyle bir göz ucuyla bakalım ;

Suriye’de 350 bin kişi savaştan dolayı öldü, Irak’ta bu sayı 1.6 milyonun üzerinde, Yemen,Filistin ve Afganistan’da sürekli ölümler ve çatışmalar devam ediyor.

İslâm dünyasının mazlum insanları şunu soruyor: “Osmanlı’nın torunları nerede?” diye.

Büyük bir bekleyiş, büyük bir teveccüh var? Osmanlı Selçuklu döneminde de haçlı ordularına dünyayı dar ediyordu. Her zaman zulmün karşısında olan bir milletin çocukları olduk biz. Amaç hakkın davasını ve adaletini tüm dünyaya yayma amacıyla atlarının sırtlarında fetihler yaptılar. Zalimin zulmüne dur dediler.

Türkiye’de nerede Müslüman ağlasa yardım kampanyaları ve dualarıyla hep yanlarında olmak için elinden gelenden fazlasını yapmaya çalıştı.

Yetti mi yetmedi!

Kâfirzulmettikçe, mazlumlar “Osmanlı nerede?”, “Osmanlı torunları nerede?” diye soruyor.

Hristiyan ve Yahudi küffarlar bunları bildiği için Türk milleti güçlenmesin diye mücadele ediyor. Bu milleti birbirine düşürmek için geçmişten bugüne sürekli yeni planlarla karşımıza çıkıyorlar. Bizi birbirimize düşürüp parçalamak istiyorlar. Allaha şükürler olsun onların her planını devirip adım adım hedefimize doğru emin adımlarla ilerliyoruz.

Dünya Müslümanlarının bize ihtiyacı var. Bu yüzden bizim zengin ve güçlü olmamız gerekiyor. Küreselleşen dünyayı hızlı anlayan, ekonomik stratejileri güçlü olan, kendi marka ve değerlerini oluşturan bir ülke olmamız gerekiyor. Bu hedefte hepimize fazlasıyla görev düşüyor.

Unutmayalım… Bizi bekliyorlar !