AK Parti seçime hazırlanıyor ve hedef 400 milletvekili. AK Parti bu seçimde ne söyleyecek, kime söyleyecek, ne kadar söyleyecek, nasıl söyleyecek vs. tartışılagelirken, “Başkanlık Sistemi”, hatıra binaen laf olsun diye adı zikredilen ve bir çırpıda üzerinden atlanılan bir konu olarak kenarda duruyor.
AK Parti’den gelen sesler içinde sadece hatır başlığı olan “Başkanlık Sistemi” muhalefet tarafından dört kolla tutulan bir mesele. Öyle ki, Kürt ırkçıları, LGBT üyeleri, Türk ırkçıları, sosyete Cihangir devrimcileri, terör örgütleri, beyaz Kemalistler ve her Pazartesi Peygamber Efendimiz’le (AS) toplantı yaptığını iddia eden Fetullahçılar ittifak kurup seçim stratejilerini Başkanlık Sistemi’ne itiraz etmek üzere kurdular. Esed, sisteme karşı olduğuna dair bir açıklamayı her an yapabilir ve piramit tamamlanır.
Hal böyleyken AK Parti Başkanlık Sistemi tartışmasında niye konunun kenarından dolaşan bir strateji izliyor da meseleyi tam merkeze koymuyor/koyamıyor?
1. Sosyolojik süreçleri kısıtlı anket rakamlarına sıkıştırmaya çalışıyoruz.
2. Recep Tayyip Erdoğan’ı hala tam olarak anlayamadık.
3. AK Parti’yi konumlandırma hatası yapıyoruz.
4. Kendimiz bile hala Başkanlık Sistemi’ne inanmış değiliz.
Bu dört ölümcül sapma bizi bir dizi hata yapmaya sürüklüyor ve son tahlilde bugünkü tedirgin AK Parti’li portresi ortaya çıkıyor.
Sosyolojik süreçleri kısıtlı anket rakamlarına sıkıştırmaya çalışıyoruz.
Biz araştırma yürüttük, anketler okuduk ve bir analiz yaptık.
Sonuç?
Halkın gündeminde Başkanlık Sistemi diye bir şey yok. AK Parti bu vaatle seçime giderse zararlı çıkar. Bu toplam iki cümlelik sonucun iki cümlesi de hatalı.
Şöyle ki; halkın gündeminde yok dediğimiz (sandığımız ya da görmek istediğimiz) Başkanlık Sistemi isim olarak olmayabilir. Biraz daha dikkatli bakarsak o soğuk akademik analizlerin satır aralarında Başkanlık Sistemi için çırpınan ayrıntılar var. Devletin hantallığından şikâyet etmiyor mu halk? Daha büyük bir Türkiye’nin dünya arenasında olmasını istemiyor mu? “Hükümet ayrı bir şey, devlet ayrı” diyen ucube zihniyetin çatlaklarında yaşayan vesayetlerin nefessiz kalıp ölmesini istemiyor mu halk? Verdiği oyun doğrudan devlet olmasını; yani aradan temsili demokrasi zırvalığının kalkmasını istemiyor mu halk? Elbette istiyor. Araştırmada adına Başkanlık Sistemi demediği için mi vardık biz halkın gündeminde Başkanlık Sistemi yok sonucuna?
Recep Tayyip Erdoğan’ı hala tam olarak anlayamadık.
Seçime Başkanlık Sistemi ile gidersek zarar ederiz kanaati, Recep Tayip Erdoğan’ın başından beri izlediği yolu inkâr etmek olur. 12 senelik bir süreçten söz etmiyorum, Refah Partisi İstanbul İl Başkanlığı’ndan bu yana Erdoğan her seferinde halkın gündeminde olmayan bir şeyi fak etti, fark ettiğini belli etti ve bize fark ettirdi. Diyelim ki yok Başkanlık Sistemi ve diyelim ki siz haklısınız. Bunun yarın olmayacağı sonucuna hangi araştırmayla vardınız peki?
AK Parti’yi konumlandırma hatası yapıyoruz.
“Halkın gündeminde bu yok, aman biz gündeme dönelim” refleksi AK Parti’yi konumlandırma hatasıdır. Yağmur nereye, tarla oraya partisi mi AK Parti? Benim gündemimde Suriye de yoktu, Barış Süreci de yoktu, Cumhurbaşkanı’nın oyla seçilmesi de… Bunun gibi yüzlerce konuyu AK Parti gündeme soktu, bilgiyi üretti, tavrı geliştirdi ve çözüme yönelik hareket etti. Aynı atılım Başkanlık Sistemi konusunda niye olamazmış?
Kendimiz bile hala Başkanlık Sistemi’ne inanmış değiliz.
Bir araştırmaya bakarken niyetiniz ne ise o yönde okursunuz. Halkın gündeminde “Başkanlık Sistemi yok” sonucunu birlikte okuyalım.
a) Başkanlık Sistemi’ni erteleyelim, halkın gündeminde böyle bir şey yok.
b) Başkanlık Sistemi’ni daha iyi anlatmamız lazım. Bütün tarafları tartışmaya katkı sağlamak üzere bir yerde buluşturmamız lazım.
Ez cümle; halkın gündeminde Başkanlık Sistemi var. 90 senedir var, 600 senedir var, 1071’den beri var ve dahi 611’den bu yana var. Eksik okuyorsunuz. Koca bir milleti “küresel denge” diye ezber ettirilmiş küstahlığın altında ezen zihniyetten kurtulmak istiyoruz. Hantal, manevra kabiliyeti zayıf, karar süreçleri dengesiz ve temsili demokrasi diye bir acayiplikle milli iradeyi kulislerde eriten sistemin içinde debelenmek istemiyoruz. Tam bağımsız güçlü bir Türkiye istiyoruz. Bir daha düşünün ve her seferinde son tahlilde hep haklı çıkan Erdoğan’ı daha dikkatli dinleyin.