Açık bir ülke olarak, küresel zeminde yaşanan büyük ekonomik türbülansların Türkiye’ye yansımaması elbette mümkün değildir…
Zira bugün Türkiye’nin iç dinamiklerinin de eşlik ettiği bir enflasyonla mücadele etmek zorundayız…
Bu sorunun -ekonomik gücü nispetinde- toplumun her kesimini farklı olarak etkilemediğini iddia etmek izan sınırlarını aşmak olur…
Bu vesileyle iktidar, yaşanan durumu sebepleriyle birlikte gördüğünü izhar eden açıklamalar yaptı ve imkânlar nispetinde birçok destek paketleri, maaş zamları açıkladı; açıklamaya devam edeceğini de açık ifadelerle beyan etti…
Yaşananların ve yapılanların muhalif siyasetçiler tarafından farklı, seçmen tarafından farklı görülen tarafları var kuşkusuz…
Muhalefetin “Yandık, bittik, iflas ettik” tarzındaki çıkışları aslında bugüne ait değil; bugün birileri için anlamlı gibi görünse de…
Zira on dokuz yıllık Ak Parti iktidarında yaşanan “şahlanış” dönemlerinde bile muhalefet aynı iddialarla iktidarı suçluyordu…
O sebeple bugün söylediklerine çok ciddi ihtiyatla yaklaşmak ve daha tarafsız kaynaklardan bilgilenmek en doğru yoldur…
Zira yapılan araştırmaların ortaya koyduğu seçmen tavrında ise hâkim anlayış, yaşanan türbülansın yine Ak Parti iktidarı tarafından dinginleştirilebileceği yönünde…
Çünkü hiç de huzur verilmeyen on dokuz yıllık iktidarında Ak Parti çok ciddi sınavlardan büyük başarılarla geçti, şerbetlendi, perçinlendi…
Oysa muhalefet darmadağın hali ve tecrübesizliği ile aynı güveni veremiyor…
Bu durumda da AK Parti için aldığı kararlar ve uygulamaya koyduğu yeni yöntemlerle başarmaktan başka çare kalmıyor…
Yeniden ve öncelikle ona güvenen seçmen için başarmak zorunda; daha sonra da başardığı ve ülkesine kazandırdığı manevi-maddi bütün müktesebatı heba etmemek için…
Bütün mazlumların, gönül coğrafyamızın umudu haline gelmiş güçlü bir Türkiye’den onları mahrum etmemek için başarmak zorunda…
Bundan önce başardıklarının “bir tesadüf”ten ibaret olmadığını, geçmişin başarısını sahiplenen ayrılıkçıların değil de, “liderin karar sahibi olduğu”nu bir defa daha göstermek için başarmak zorunda…
Stokçuların, vicdansızların, yalancıların, tiyatrocuların değil, onlara savaş açanların kazandığını göstermek için başarmak zorunda…
Ülkesi, milleti zorda iken -yeter ki Ak Parti gitsin” diyerek adeta zil takıp oynayanların yüzlerini bir kez daha morartmak için başarmak zorunda…
Başörtüsü, Ayasofya ve daha nice manevi değerin huzuru için kazanmak zorunda…
Milli Teknoloji Hamlesi, savunma sanayi, uzay sanayi ve benzer başlıklardaki devrimler için başarmak zorunda…
Ve daha niceleri için…
Ondan öte, başarmak zorunda olduğu için de başarmak zorunda; mazeretsiz hem de…