7 Haziran seçimleri sonrasında AK Parti’de seçim sonuçları ile ilgili sağlıklı değerlendirme yapıldığına inananlardan değilim. Herkes meselenin nereden kaynaklandığını biliyor; ama hiç kimse bedel ödemek istemiyor… Parti üst yönetimi içinde en hayati görevlerde bulunan parti yöneticilerinin birbiriyle konuşmadığı gerçeği bile durum tespitine yetiyor da artıyor.
“Bir erken seçim olur ve AK Parti hiçbir değişiklik yapmadan seçime girerse başarıyı yakalayabilir mi?” sorusunun cevabı bana göre “Hayır…”
Sahada gezdiğimde ilk dikkatimi çeken şey, AK Parti teşkilatlarının birçoğu heyecanını kaybetmiş durumda. Verilen iftarlara bakarsanız bunu görebilirsiniz. Bu bakımdan erken seçime gitmeden önce ne yapıp edip teşkilatları yeniden ayağa kaldırmak gerekiyor. Teşkilatların ayağa kaldırılmasının birinci yolu da görevi alan ve devredenlerin aynı heyecanla bir araya getirilmesi ve aralarındaki küskünlüklerin ortadan kaldırılması. Geçmişte olduğu gibi birlik beraberlik içinde heyecanın ve çalışmanın tekrar sağlanması.
AK Parti, Eylül Kongresi için şimdiden kendi içinde kırmadan dökmeden kavgasını vermeli; ama kongre sonrası Genel Başkan kim olursa olsun onun etrafında tam manasıyla kenetlenmelidir.
Parti, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la olan münasebetini net şekilde ortaya koymalıdır, seçmeni dikkate alarak Erdoğan’ının etkisini pasifize etmemelidir.
7 Haziran seçimleri öncesinde vatandaşın AK Parti’den kopmasının en büyük sebeplerinden biri; söylenen doğru dürüst bir projenin seçmenin kafasında yer almayışıdır. Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı birçok proje, AK Parti’nin geçmişten bugüne kadar dillendirilen projeleri olarak sunuldu, şu an seçime gidilse bu tablo değişecek gibi durmuyor. Bu nedenle AK Parti kendi vizyonuna uygun, özellikle de ekonomik alanında, yeni bir proje üretmediği ve seçmen bunu almadığı sürece bu haliyle tek başına iktidarı elde edemez.
Geçen seçimler öncesi ciddi hatalara yol açan seçim listesi düzeltilmezse seçmenin AK Parti’den uzaklaşması sürecek gibi. Öyle ki, listelerde Arap-Kürt dengesi, aşiret, ilçe ve ithal aday meselelerine çok çok dikkat edilmeli ve teşkilatların sesine kulak verilmelidir. Bunlar sağlanmadan seçime girilirse bir başarı çıkmayacağı bilinmelidir.
Gerek çeşitli vakıf ve derneklerden gerekse de farklı cemaatlerden istenen milletvekili adaylarının çoğunun ismi 7 Haziran seçimlerinde çizildi. Bu çizilmeler bu yapılarla parti arasında soğukluğa yol açtı, bu soğukluk hem seçime hem de çalışmalara ciddi şekilde yansıdı. Bu soğukluğun giderilmesi gerekiyor. Ya listeler istenmeyecek ya da gereği yapılacak. Bu bağlamda listeleri kimin yaptığı da parti teşkilatlarına net anlatılacak. “Listeleri Erdoğan hazırladı, Davutoğlu hazırladı” tarzındaki ikilemler ortadan kaldırılacak ki, bunlar yeni bir çatışma aracı haline getirilmesin. Ne yazık ki parti tabanına bir el sürekli “listeleri Erdoğan çizdi” diyerek başarısızlığı Cumhurbaşkanı’na atıyor. Bunun da giderilmesi şart.
AK Parti’nin Milli Görüş tabanı üzerindeki manipülatif yaklaşımları destekten çok zarara dönüştü. Bu bakımdan bu seçimler öncesi AK Parti, Milli Görüş ile ittifaka girmelidir.
Çözüm Süreci eksiklikleri giderilerek yeniden formüle edilmeli ve genişletilmelidir. Topluma bütün gerçekler tüm açıklığıyla izah edilmelidir. “Yeni Anayasa” vurgusu birinci gündem maddesi olmalı ve bunun gerçekleşmesi sağlanmalıdır
AK Parti, 2002 yılında iktidara gelmeden önce özellikle 3 noktada kamuoyuna güven vermeye çalıştı. Bunlardan birisi yolsuzluk, ikincisi yoksulluk, üçüncüsü de yasaklardı. Bunlar tekrar gündeme getirilmeli ve seçmenin kabul edeceği adımlar atılmalıdır
Özellikle 17 ve 25 Aralık soruşturmalarında ismi geçen eski bakanların ortada olmaları ve hala aklanmamaları, AK Parti seçmeni ve Türkiye toplumunda rahatsızlık oluşturmakta, bu giderilmelidir.
AK Parti koalisyonla zaman kaybetmemeli ve Türkiye hızlı bir şekilde seçime gitmelidir. Bu bakımdan güçlü bir söylem ve programla şimdiden toplumun karşısına çıkılmalıdır.