İÜ. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu’nda başörtülü öğrenciler çevik kuvvet eşliğinde okuldan zorla çıkarılırken, İstanbul Fen Fakültesi’nde mezuniyetlerine bir hafta kala 11 başörtülü öğrenci okuldan atılırken, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde eğitim gören başı kapalı öğrenciler sınavlara alınmazken, Açık Öğretim Fakültesi’nde sınava giren başı kapalı öğrencilere sıfır notu verilirken, ‘Türbanlı göstericilere panzerli müdahale edildi ama keşke biraz sert olunsaydı’ manşetleri atılırken… İşte bunlar yaşanırken bugün ‘Adalet’ için yürüyenler o gün adalet isteyenlere Arabistan’ı yer gösteriyorlardı.
Okullara alınmadıkları için oturma eylemi yapan başı kapalı öğrencileri dönemin valisi O.T’nin emri ile ormanlık alana başınızın çaresine bakın diye bıraktıklarını, kendini okulların avlu direklerine kelepçeleyen bayan öğrencilerin gözyaşı döktüklerini, anneler başlarını açtıktan sonra mezuniyet törenlerine alınacaklar diyen rektörlerin talimatlarını görmezden gelenlerin bugünkü ‘adalet’ için yürüyüşleri… Sizce samimi mi?
Sadece eğitim alanında yaşanan adaletsizlikleri hatırlamayalım;
71 yaşındaki Medine Bircan’ın resmi başörtülü olduğu için hastanede sağlık karnesinin değiştirildiğini, Abdullah Yılmaz adlı bir öğretmenin Türkiye ikincisi olarak kazandığı sınava rağmen eşi başörtülü olduğu için yurtdışına gönderilmediğini, Emine Ergin adlı bir ev hanımının Kadıköy Belediyesi’ne vergi ödemek için gittiğinde binaya alınmadığını ve Ümit Köse’nin üniversite sınavı esnasında peruğunun salon görevlilerince yere atılarak sınavdan çıkarıldığını… Ve daha nice sayamadıklarımızı hatırlamak istemeden adalet için yürüyenlerin yürüyüşlerine mi inanalım adalet kavramına sahip çıktıklarına mı yanalım?
Ortada ‘adalet’ kavramının tesisini dert edinmekten ziyade başka hesaplar peşinde olan bir ana muhalefet ve güdümüne girdiği odaklar var. Onlara da en güzel tavsiyeyi Sayın Bahçeli veriyor, Bahçeli’nin bu tavsiyesi ile kimlerin kimlerle kol kola girdiği ve amaçlarının ne olduğu net olarak kendini gösteriyor; Yürüyün yürümesine de, aman düşmeyin; yarı yolda üşenip geri dönmeyin. Soluğunuz yeterse Pensilvanya’ya kadar gidin, geri dönmeyin…