Son dönemlerde gastronomi iller için çok önemli bir hale gelmeye başladı. Her il kendine ait yöresel lezzetlere dış dünyanın ilgisini çekme adına festival veya etkinlik düzenleyip buraya da o ilin büyük markalarını dahil ediyor. Katıldığım organizasyonlarda tanıştığım bu markalar, bana göre o iller için hayati öneme sahipler.
Birbirinden leziz ürünlerin satıldığı ünlü markaların bulunduğu illerden 3’ü Bursa, Afyon ve Denizli’dir. Gaziantep’in meşhur baklavasını bir de Bursa Hacı Hasan Oğullarında deneyin bence. Afyon kaymağını bilmeyen yoktur ama haşhaşlı ürünlerinin tadına bir de Şehr-i Frig’te bakmalısınız. Denizli horozu ile meşhur ama bundan sonra belki sağlıklı ve güvenilir olan Semra’s Farm’ın tarım ürünleri ile anılacak.
Hacı Hasan Oğulları
1970 yılında Hacı Zeki Aktaş tarafından kurulan Hacı Hasan Oğulları, 51 yıl sonra Yüksel Aktaş yönetiminde donanımlı 2000 metrekare bir üretim tesisi ve 9 şubesi ile 21 ülkeye ihracat yapan bir marka haline geliyor. 5 kıtaya ihraç ettiği Antep baklavası ile dünya markası olma yolunda hızla ilerleyen marka, son olarak Bursa Vişne Ticaret Bölgesi’nde tatlı-restoran tarzında bir şubeyi daha hizmete açtı.
Tatlı-restoran konsepti
Bursa’nın 5 ilçesinde 6 ve Eskişehir’de 2 şube ile hizmet veren Hacı Hasan Oğulları, bu kez alışılagelen tatlıcı şubesi anlayışının dışına çıkarak, depolamayla ile birlikte toplamda 1000 metrekare alana sahip, aynı anda yaklaşık 200 kişinin hizmet alabileceği yeni mekânı müşterileriyle buluşturdu.
Bursa’nın Yıldırım İlçesi’ne bağlı Yunus Emre Mahallesi’ndeki bu yeni şubede Antep baklavasından, kadayıf çeşitlerine, su böreğinden unlu mamullere kadar geniş bir ürün yelpazesi bulunuyor. Tatlı-Restoran olan mekânın menüsünde yaprak döner, lahmacun, pide ve çorba çeşitleri ile serpme kahvaltı da bulunuyor. Yeni şubenin açılışında Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Bursa milletvekilleri, ilçe belediye başkanları ve Gastronomi Turizmi Derneği önderliğinde İstanbul’dan bir grup gazeteci olarak biz de katıldık
Başarı hikâyesi
Açılışta konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Aktaş, yıllar önce abisinin İstanbul Karaköy Güllüoğlu, Nadir Güllü’nün yanında çalıştığını hem börek hem de baklava alanında ustalık eğitimini burada aldıklarını belirtti. Hacı Hasan Oğulları 1970’te Bursa Gülbahçe semtinde küçük bir imalathanede faaliyete başlıyor. 1983’te şehir merkezinde açtığı satış ve teşhir noktaları ile büyüme hamlelerinin ardından 1985’te de Setbaşı mağazasını açıyor. 1995’ten itibaren de kurumsal kimlik oluşumuna yönelerek büyüme ve daha kaliteli hizmet verme sürecine giriyor. Firma, 2005 yılı itibariyle de ülke çapında bayilik ağı oluşturma kararı alıyor.
Hacı Hasan Oğulları 2010’lu yıllara gelindiğinde ise kalitesine ve hijyen şartlarına güvenilen, dürüstlüğü gerçek anlamda kendisine ilke edinmiş, çalışanları ve bayi ağıyla örnek bir firma olmayı başarmış bir marka konumundadır. 2021 ve sonraki yılları ise yurt dışına ihracat yapma yılları olarak hedeflemektedir.
Artık gastronomi turizmi Frigya’da
Afyon’da Frigya bölgesini ziyaret etmek için gelenleri muhteşem bir kahvaltı ve harika yerel lezzetler bekliyor. Gastronomi kenti Afyonkarahisar’ın tarihi Frig Vadisi’nde yeni açılan Şehr-i Frig restoranında coğrafi işaretli ürünler ve yöresel tatlar yerli ve yabancı turistlerin inanılmaz ilgisini çekiyor. Bence artık Gastronomi Turizmi, Frigya’da
Gastronomi kentine yaraşır bir mekân
GastroAfyon münasebetiyle Afyon’a gittiğimde İstanbul’daki yemekli tanıtım toplantısında tanıştığım Süleyman Aşgın beyin restoranına kahvaltı için davet edildim. 2 gün sonra da Vali beyle birlikte açılışını yaptığımız bu mekânda tadına baktığım tüm lezzetler gerçekten olağanüstü nitelikteydi. İhsaniye ilçesinin Ayazini köyünde, bizzat Afyonkarahisar Valisi Gökmen Çiçek Bey’in destekleri ve yönlendirmesi sonucu burada yatırım yapan firmalardan biri olan Aşpa, Şehr-i Frig adıyla muhteşem bir tesis yapmış. Frigya bölgesinin terastan seyredilebildiği, nefis bir kahvaltı ve yöreye özgü yemekler olan mekânda aynı zamanda firmanın haşhaşlı ürünleri de satılıyor.
Bir kuruluş hikâyesi
1960’li yıllarda Ümmet Aşgın tarafından temeli atılan firmanın aile bireyleri o dönem zahirecilik ve bakkallık yapıyormuş. Firmanın temelleri bir anlamda o dönem atılmış denebilir. 1996 yılında 2. kuşak Orhan, Ahmet ve İsmail Aşgın kardeşlerin Aşpa’yı kurmasıyla firmanın faaliyeti resmen başlamış oluyor. 2001 yılında ufak kapasiteli bir haşhaş ezme imalathanesi kuruluyor. 2004 yılına kadar bu şekilde devam eden firma bir müddet sonra tüm işlerini tamamen bırakarak sadece üretim ve satış yapan bir marka oluyor. 2019 yılındaki yatırımları, Gelincik ve Haşhaşella markalarıyla birlikte sektörü domine eden bir firma olan Aşpa, haşhaşella adını verdiği haşhaş kremasını 2005 yılında geliştirerek patentini alıp piyasaya sürüyor. Yöresel bir ürün olan haşhaş ezmesini büyük bir mücadeleyle ulusal marketlerin vazgeçilmezi haline getirerek, sektörün gelişmesine ve ürünün bilinirliğinin ulusal çapta artmasına katkı sağlıyor. Haşhaş ezmesi, fıstık ezmesi ve çikolata sektöründe geliştirdiği ürünleriyle kahvaltı ve ev dışı tüketiminde de söz sahibi olan firma, üretim kapasitesini artırarak 5 bin 500 metrekare tesisi ve yeni iş imkânlarıyla haşhaş sektöründe öncü bir marka haline geliyor.
Hayatını toprağa adamış Semra Ünlüdağ adlı bir kadın girişimcinin ileri yaşına rağmen Denizli Cankurtaran bölgesinde kurduğu çitlikte yaptıklarına inanamayacaksınız. Doğal, sağlıklı ve huzurlu bir dünyada yaşamak için yola çıkan Semra Anne, toprak aşkıyla başladığı bu serüveninde altı yıllık araştırma ve çalışmaları sonucu en iyiyi yakalama ve sunma arzusuyla Semra’s Farm’ı kuruyor.
Doğala adanan bir hayat
Bir kadın ve anne olarak kızıyla birlikte tüm vaktini çiftliğinde geçiren ve bahçesini evi gibi görüp büyüten Semra Anne, neslin sağlıklı yetişmesi gerektiğini düşünerek sofralara en doğalı sunmak için yıllardır gayret ediyor. “Her yeni gün, daha çok nasıl lezzet verebilirim, nasıl daha çok sağlık dağıtabilirim insanlığa diye düşündüm, araştırdım ve hep daha iyisine doğru emin adımlarla yürümeye başladım. Semra’s Farm’ı kurarken de bilgilerimi sürekli tazeledim. Doğal ürünlerin yanı sıra, toprağın biçilmesi, kadınlarımızın istihdamı ve unutulmuş Anadolu tatlarının yeniden kazanılması aşkıyla çok çalıştım. ‘nerede o eski lezzetler’ sözünün aksini ispat için yeni neslin damağı, en iyiyi, en sağlıklısını tatsın diye atalarımızın mirası tohumları toprağa attım. Şimdi en güzel atalık tohumundan, siyez buğdayından ekmek üretiyorum, en iyi domateslerimden salça yapıyorum, her gün gezen tavuklarımdan yumurtalar alıyorum. Ve her gün aynı heyecanla yakıyorum ocağın altını” diyerek sağlıklı beslenme için iyi tarımın ne kadar önemli olduğunun altını çiziyor.
Doğal ürünler yurt genelinde
Bu çiftlikte üretilen GDO’suz buğdaylar, doğal meyve ve sebzeler ve atalık tohumları gibi sağlıklı ürünler yurt geneline yayılıyor ve sayısızca insan yararlanıyor. Nasıl öğrendiğini nasıl öğrettiğini ve nasıl girişimci olunacağını 75 yaşına rağmen sürekli anlatan Semra Anne, ömrünün sonuna dek çalışmaktan bıkmayacağını, evlatlarına, torunlarıma ve gelecek nesillere en güzel mirasın bu sağlıklı ürünleri bırakmak olduğunu söylüyor. Herkese “Ürünlerimi tattığınızda yüzünüzdeki gülümseme ile hafızanızda canlanan hatıraların nedeni olabiliyorsam ne mutlu bana” diyerek yaşama amacını bu sözle anlatıyor.