Cumhuriyet tarihi içinde, iktidar erkinin ve kimi küresel güçlerin önünü açtığı, finanse ettiği, genel ifadesiyle ‘Türk solu’, özel ıstılahi ifadeyle, ‘ulusalcı/Kemalist/laik/ateist vs.’ çevre, medyadan, sinemadan, sanata ve edebiyata, eğitimden ekonomiye, siyasi parti ve kimi işçi sendikaları/sivil toplum örgütlerine kadar örgütlenerek, ülkenin 80 yılına damgasını vurdu.
Türk milletinin inanç ve milli değerlerine yabancı ve karşıt konumlandırılmış bu yapı DP (Demokrat parti) tecrübesi ve sonrası pastayı paylaşma sürecinde başlayan mücadelesinde son derece hırçın ve agresif, kibirli ve saldırgan bir ideolojik kimliğe büründü.
Bu ideolojik yapının uzun iktidar sürecinde, doğal olarak, sinema, müzik sektöründe, sanat ve edebiyatta, siyaset ve ekonomik hayatta, medya sektöründe, Anadolu’dan çıkıp yükselmek ve bu alanlarda ilerlemek isteyenler, bürokrat olma çabasında olanlar, ideolojik bir kimliğe zorlandı.
Bu ideolojik kimliğe zorlanan kesimler, süreç içinde zorlandıkları ideolojik kimlik bir yaşam biçimine dönüştü.
Ülkenin her alanda direksiyonun başında bulunan bu ideolojik yapı doğal olarak, bütün mesaisini, ülkeye hizmet yerine elindeki pastayı kaptırmama mücadelesiyle doldurdu.
İktidarlarının sürekliliği için, küresel güçlerden, birçok yönle finans ettiği stratejik plan ve programlarla rasyonel ve irrasyonel, (siyasi/askeri/ideolojik/sosyal/ekonomik) destek aldılar. Bir yanda, Sosyal zeminde, FETÖ cemaati gibi yapılardan destek alırken, diğer yanda, Aleviler gibi mezhep ve meşrep azınlıklarını ideolojik örgütlenmelerle ve Yahudi azınlık gibi gayrimüslim azınlık ile devletin birçok kurumunu, ekonomiyi ve medyaya yönetimini yürüttüler.
AK Parti iktidarına kadar geçen süreçte yaşanılan siyasi mücadelenin temeli/altyapısı budur…
15 Temmuz’un bertaraf ederek, açığa ve boşa çıkardığı yapı, öyle kamuoyunda anlaşıldığı şekli ile bir FETÖ adlı cemaat yapısı değildir. Bu cemaatin de, unsurlarından sadece bir unsur olduğu, içimizde küresel güçler tarafından kurgulanıp yapılandırılmış ve 80 yıl ülke yönetimini elinde bulundurmuş bir üst yapıdır.
15 Temmuz’da bu aziz milletin ve Reis’in dirayeti ve cesaretiyle bozulan oyun, bir ‘darbe’ değil, 80 yıllık bir yapıdır.
Dolayısıyla 15 Temmuz’da sona erdirilen şey, çeşitli renk ve biçimlerdeki darbe katakullileriyle ülke yönetimini millettin elinden alan bir dış güdümlü yapıdır.
Bu yapının ruhu ideolojisi ‘sol’dur.
Taktik olarak, Aleviler’i, etnik azınlıkları, kimi cemaat ve tarikatları, yanaşık düzen içinde tutarak, yeri geldiğinde kullanan rasyonel ve irrasyonel profesyonel ekiplerce yönetilen bir yapıdır.
Bu yapının anlaşılması için bir tasnif yapmak gerekirse, Üst aklı küresel güçler, orta akıl Türk solu, alt akıl FETÖ ve benzer yapılardır.
15 Temmuz ile bu aziz millet, 80 yıllık bir işgali ortadan kaldırmıştır.
Bundan sonra tüm işgal girişimlerini de, ‘başkanlık’ sistemi ile ortadan kaldıracaktır vesselam…