Millet bu FETÖ gibi hastalıklı yapılardan yıllardır ıstırap çekmekte ve bedel ödemektedir. Devletin içine yerleşerek, devlet gücünü ve sembollerini kullanarak şantajla, tehditle, korku ve umutla milletin imkânlarını hovardaca kullanan FETÖ ise millete fazlasıyla bedel ödetmiştir. Sınavlar, atamalar, ihaleler, yıkılan hayatlar, bozulan düzenler ve nitekim milli iradeye karşı girişilen teşebbüsler bu millete çok pahalıya mal olmuştur.
Böylesine karmaşık bir örgütle mücadele ederken çok dikkatli olunmalıdır. Bu süreci kötüye kullanmak isteyenlere karşı tedbirli olunmalı. Darbeye teşebbüs, örgütlü eylemler ve örgüte yardım bağlamında suç sayılan unsurlar konusunda ortak bir tavır içinde olmalı.
HSYK müfettişlerinin belirlediği kaynak ve imkân sağlama yolları madde madde yayınlandı. FETÖ’nün hangi yolları kullanarak kimleri nerelere taşıdığı bugünkü imkânlarla artık sır değildir. Afaki hükümlerle ve mesnetsiz ihbarlarla da hareket etme dönemi geride kaldı. Devlet, suç odağı olarak alışkın olmadığı, düne kadar kendisi ile paralel çalışan bir örgütün sınırlarını ve boyutlarını anlamaya ve öğrenmeye çalışıyor. İstisnalar olsa da bu konuda son derece gayretli bir çalışma ekibi oluştu. Güvenlik güçleri ve yargı bu örgütü tanıma açısından önemli aşamalar kaydetti.
Fakat yönetim kadrosu büyük ölçüde yurtdışına kaçmış bir örgütten de bahsediyoruz. Yani aynı zamanda bu mücadeledeki başarısızlıklarımız ve ihmallerimizi de biliyoruz. Mücadele ederken, mücadele eden tarafın büsbütün masumiyeti ile hareket etmek artık vatandaşa da ağır gelmektedir.
Duyarlılık ve temizlik her mahalleye şamil olmalıdır. Kimseyi kelepçeleyip cezaevlerine dolduralım demiyorum. Hakkaniyetli ve adaletli olmamız yeterli olacaktır.
İdari ve adli süreçlerde ne yazık ki bir yanlışlık da var. Örgütle mücadele sadece evrak boyutuna indirgenmektedir. Çünkü son bir yıldan beri FETÖ ile mücadeleyi adli yargılama süreçlerinden ibaret hale getirdik. Hâlbuki ihraç ya da açığa alma dışında da pek çok mücadele seçenekleri gündeme gelmelidir. FETÖ desteği, bağlantısı, teşviki, kayırması, lobisi, medyası, patronajı, algı yönetimi, reklamı ile atanan, yükselen, büyüyen ve gelişen şahıslar ve kuruluşlar incelenmeli ve izlenmelidir. Yukarıda FETÖ’nün alenen ve gıyabında arkaladığı güçlerin karşısında sindirilen, yok edilen, batırılan, karalanan ve mağdur edilenler ortaya çıkarılmalı ve hakları teslim edilmeli, muhatapların elinden imkânları ve avantajları alınmalıdır.
Üzerinden geçen bir yıllık süreç sonunda FETÖ ile mücadele noktasında nerede olduğumuzu bilmeliyiz. Başbakan Yıldırım Aralık 2016’da tamamlanma noktasına gelindiğini söylüyordu. Karlov suikastı sonrası değişen havada ve ByLock dosyaları çözülmeye de başlayınca İçişleri Bakanı Soylu henüz yüzde on düzeyinde olduklarını söyledi.
Ülke son yüzyılın en travmatik süreçlerinden birini yaşıyor. Bu süreçte yapılacak hatalar onlarca yıla mal olacaktır. Bu mücadeleyi ehil ellerle ve adalet ölçüsünde yürütmek zorundayız. Yargının bağımsız karar alabilmesi için gereken her türlü tedbir alınmalıdır. Siyaset kurumunun da uzun vadede kendi yolunu açması yargının işini doğru yapmasından geçecektir.
İdari anlamda da ehliyet ve liyakate azami dikkat etmek zorundayız. Türkiye’de herkes herkese ulaşabilir hale gelmişti. Paralel yapılara ulaşmayı başaran kıvrakların ellerindeki eski fotoğraflar düne kadar iş görüyordu ama her sabah sönen balonlarla uyanıyoruz. Her şey, eski fotoğraflarla gizlenemeyecek kadar ortada. Bilinmeyen bir şey kalmadı. Sadece yapılması gerekenler var. Bu koşullarda objektif kriterlerle ve ehil kurullarla iş görmek zorundayız.
Umut edelim ve gayret gösterelim ki 15 Temmuz bu topraklarda yaşadığımız son ihanet girişimi olsun. Çocuklarımızın görmeyeceğini sandığımız kalkışma hikâyeleri, yeni bir kuşağın zihnine de işlendi. Millete reva görülen bu atmosfer ve bu karanlık adamların intikam hırsları, çocuklarımızın geleceğinden çaldı. Millet bir gece uyandığında yanı başındaki canavarlarla yüzleşti. Devletin imkânları ve milletin öz kaynakları ile beslenen bu kanser yapılar milletin geleceğini karatmak istedi.
Bu hepimiz için çok büyük derstir. Sövgü ve övgü ile atlatılacak bir süreçten de bahsetmiyorum. Bugüne kadar gereğini yapmayanlar, bugünden sonra gereğini yapmayacak olanlar, millete bu günleri reva görenler, yetki ve sorumluluklarını adalet ve liyakat esasına göre yerine getirmeyenler, eline geçen fırsatı milletin hilafında olanlar adına kötüye kullananlar, adil yargılama yapmayanlar, işi ehline vermeyenler, liyakate özen göstermeyenler, hastalıklı duygusallıkla hakkaniyet dışı hesap içinde olanlar milletin emanetine ihanet etmiş olurlar…