Ne diyordu o meşhur halk türküsünde:

“Ankara’nın taşına bak,

Gözümüzün yaşına bak,

Biz Yunan’a esir olduk,

Şu talihin işine bak.”

1922’de Osmanlı bakiyesi toplum, 500 yıl bir “vali” ile yönetilen ‘Yunan karşısında’ gelinen gerilemeye hayret ediyordu. Daha sonra ‘Büyük Taarruz’ diye kutlanacak Zafer Bayramı öncesindeki, ‘millî mücadele’ günlerinde bir millet, “büyük şaşkınlık” yaşıyordu.

*

Japon Denizi’nden Atlas Okyanusu’na, Sibirya’dan Etiyopya’ya kadar aynı anda hükmetmiş, 16’dan fazla devlet kurmuş Türk tarihinde, işgalden kurtuluş, yenilgilerin getirdiği galibiyet yanında, ‘ihtişamlı zaferler’ de bulunuyordu. Anadolu topraklarını Türkler’e “vatan” yapan Malazgirt Savaşı’ndan; Anadolu topraklarını ‘müdafaa etme’ mücadelesi olan Kurtuluş Savaşı’na kadar şu Ağustos günleri, nice büyük destanlara şahitlik etti. İmparatorluklar yıkıldı, halifelik kazanıldı.

*

26 Ağustos 1071’deki Malazgirt Kuşatması, Doğu Roma İmparatorluğu’nun da tarihten silinmesine yol açmıştı örneğin. Sultan Alparslan’ın ‘hilâl’ biçimindeki hücum stratejisi, benzeri görülmemiş taarruz yöntemiyle; savaş sanatında yeni taktik kazandırırken; etrafına korku salan Romen Diyojen ve askerleri de yaralı olarak esir alınmıştı.

*

11 Ağustos 1473’teki Otlukbeli Muharebesi ve 23 Ağustos 1514’teki Çaldıran Taarruzu, Osmanlıların doğudaki tehlikeleri bertaraf ettiği ve ‘cihan devleti’ olma vasfını kazandığı savaşlardır. Otlukbeli’de ‘Fatih’ lakaplı Sultan Mehmed, Akkoyunlu İmparatorluğu’nu, Çaldıran’da nam-ı diyar ‘Yavuz’, yani Sultan Selim, Safevi Devleti’ni bozguna uğratırken; ‘Anadolu birliği’ de sağlanmış oldu.

*

24 Ağustos 1516’da bu defa Mercidabık Zaferi, yine “Yavuz Sultan Selim” komutasında elde edildi. Memluk Devleti, Halep’te bozguna uğratıldı, doğudaki son rakip de ortadan kaldırıldı, ‘İslâmiyet’in halifesi’ olma vasfı Türk hanedanına geçti.

*

I.Murad Han ve oğlu Sultan Mehmed Han’ın kuşatmalarından kurtulan Belgrad, 29 Ağustos 1521’de Sultan Süleyman’ın fethinden kaçamamıştı. Sadece “birkaç saat” gibi kısa bir sürede kazanılan Mohaç Zaferi de, dönemin ihtişamlı imparatorluğu Avusturya-Macaristan üzerinde Osmanlıların 180 yıllık hâkimiyet kazandığı “büyük zaferdir” mesela.

‘Kanuni’ diye bilinen Sultan Süleyman’ın 29 Ağustos 1526’daki güç gösterisi, devletin kudretinin ispatı, cesaret ve kahramanlık destanı olarak hatırlanıyor. Eski Türkiye de artık Avrupa’nın orta noktasına ulaşmış, Budapeşte sınırlara katılmış; koca Macar Krallığı, Türklere bağımlı bir valilik olmuştu.

*

Kıbrıs da ağustos zaferlerimiz arasında yer alıyor. II. Selim tarafından “Fethedile” fermanıyla, Lala Mustafa Paşa’nın aldığı ada ile Akdeniz’de kesin egemenlik de kazanılmıştı.

*

Mütareke yıllarını sona erdiren başlangıç noktası, Erzurum Kongresi de yine bir ağustos günü, 7 Ağustos’ta tamamlandı. Manda ve himaye reddedilirken; koşulsuz bağımsızlık kararı ilan edildi. 23 Ağustos’ta Sakarya Muharebesi geldi. Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktası olan Sakarya Savaşı, 22 gün 22 gece sürmüştü. Son olarak Büyük Taarruz, 26 Ağustos 1922’de gerçekleştirilirken; Anadolu’nun kapılarını açan Sultan Alparslan’ın taktiği 851 yıl sonra bu defa, Anadolu’nun kapılarını korumak üzere kullanılıyordu. Hülasa; Türk ordusunun göz kamaştıran zaferleri, ‘tarihin altın sayfaları’ ilginç bir rastlantı sonucu, hep ağustos günleri içinde yazılmıştı. Şair Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun dediği gibi; “Yiğitler kan döker, bayrak solmaya…”